'Bölgesel Kalkınmada Mikro Organizasyonlar' başlıklı köşe yazımdan sonra gazetemiz başyazarı Necdet Uzun Beyle gazetedeki odasında sohbet ederken, yazdığım yazıları takip ettiğini, yazılanlara cevabi nitelikte herhangi bir mesajın gelip gelmediğini sorduğunda, maalesef toplumun ve daha ileri gidersek, yetkililerin herhangi bir cevap vermediğini söyledim. Bölgesel kalkınma için oluşturulacak organizasyonların çok önemli olduğunu, küçükten başlayarak basamak basamak büyük organizasyonlara doğru gidilebileceğinden bahsederken bana, 'Hocam bütün ülkede olduğu gibi Samsun'da da herkes bütün işlerin uğraşmadan, emek verilmeden yapılmasını beklediğini yıllardır gözlemlediğini' söyledi.

Oysa yıllar önce bu konuda söylenecek son sözü zaten Mustafa Kemal Atatürk söylemişti: Çalışmadan, yorulmadan, üretmeden rahat yaşamak isteyen toplumlar; önce onurlarını, sonra özgürlüklerini daha sonra bağımsızlık ve geleceklerini kaybederler.

Çalışmadan, yorulmadan, üretmeden refaha kavuşmak diye bir durum söz konusu değildir. 1970'li yıllarda kendi kendine yetebilen dünyanın 7 ülkesinden biriyken şimdilerde kuru fasulye, nohut, mercimek ithal eder hale gelmemiz, bu yüzdendir. Romanya'dan büyükbaş hayvan ithal edip bu hayvanları doyurmak için Bulgaristan'dan saman ithal etmek de aynı felsefenin bir neticesidir.

Eskiden fiyatı 2-3 lirayı geçmeyen nohut, kuru fasulyenin çarşamba günü kurulan Meskenler Pazarı'nda fiyatları 14 ila 20 lira arasında değişiyorsa; oturup şapkamızı önümüze koyup düşünmemiz gerekiyor. Sadece rant ekonomisiyle, tarla tapan satarak kalkınamayacağımızı unutmamalıyız. İsveçliler bir tıraş bıçağı jiletini değerli görüp kendi demir çelik sektörleri için önemli addederken biz milyarlarca dolarlık atıklarımıza burun kıvırıyoruz. Cahilliğimizden dolayı üzerimize inanılmaz bir kibir de yapışmış durumda!..

Türkiye İstatistik Kurumu'nun son verilerine göre Türkiye'de 20 milyon 489 bin 721 hane var. Her haneden haftada 3kg. kağıt, plastik, cam, metal gibi atık çıktığı düşünülse ve bunun en az değerinin 50 kuruş olduğu hesaplanırsa ortaya çıkan meblağ yaklaşık 10 milyon 245 bin TL civarıdır. Eski herkesin aklında kalan hesapla 10 trilyon TL!...

Yaklaşık 10 trilyona bir fabrika yapıldığı düşünülse her hafta Türkiye 1 fabrika yapacak parayı çöp döküm yerlerine yollayıp; üzerlerini bir süre sonra toprakla kapatıyor. Ondan sonra neden iş yok diye dizlerimizi vurup dövünüyoruz.

Aynı verileri Samsun için değerlendirirsek: Samsun'da 337 bin 220 hane bulunmaktadır. Yukarıdaki basit hesabı tekrarlarsak ortaya çıkan rakam hiç de azımsanacak bir rakam değildir: 168 bin 610 TL.dir. Eski herkesin aklında kalan hesapla 168 milyar!..

Samsun'da ortalama bir daire, ev fiyatı 150 bin tl civarında kabul edilirse, Samsun da bir daireyi her hafta tabir caizse çöpe atıyor.

Unutmayalım, büyük işleri yapmak istiyorsak önce işe küçük organizasyonları yapmakla başlamalıyız. Tembellikle birlikte en büyük günah kibirden uzak durmalı, gerekirse kendi memleketimizin çöpçüsü olmalıyız.

[email protected]