İnsan ilişkilerinde kaybetmememiz gereken üç önemli neden vardır:
Saygı, hoşgörü ve empati.


Eleştiri, çoğu zaman kötü bir yaşantı, bir olay ya da tutum sonrasında gerçekleşir ve ikaz niteliğindedir. Bu nedenle hem eleştiride bulunan kişi hem de eleştirinin yöneltildiği kişi eleştiriden etkilenir. Her ne kadar insanlar eleştiriye karşı olsalar da yapılan eleştirilere olgunca empati yaparak açık olmalıdırlar...
Özellikle, eleştiride bulunan kişiler, çok dikkatli olmalı bunu karşı tarafı demoralize etmek ya da insanlar içinde küçük düşürmek için yapmamalılardır. Bu yıkıcı bir eleştiridir ve karşı tarafın kendisini güvensiz, çaresiz hissetmesini sağlar. Ve eleştiri yapan kişi de bir gün başına aynı şey başıma gelebilir düşüncesi içinde olmalıdır.
Unutmayın, "hatasız kul olmaz" der Orhan Gencebay...


Eleştiri yapanlara…
Eleştiriyi, tavrından rahatsız olduğumuz kişiye yapıcı bir şekilde yapmalıyız. Sözsel ya da fiziksel olarak doğru geri bildirimde bulunulduğunda, kişi belki de kendi kendini de eleştirebilecek ve olumsuz davranışını çözme yolunda adım atacaktır.
Ancak, eleştiri yapan kişinin bulduğu eksiklik belki de eksiklik olmayabilir. Çünkü herkes her konuda aynı fikre sahip olamaz. Öyle değil mi?..

* Saygı, üstünlüğü veya farklı bir özelliği nedeniyle bir kimseye karşı çok özenli veya ölçülü davranmayı aşılayan duygudur. Karşıdaki insana verilen değerin, bir anlamın ifadesidir.
'Saygı, düzenin anahtarıdır' demiş Mustafa Kemal Atatürk


* Hoşgörü, bir ilişkide karşımızdaki insanın görüşleri, duyguları kendi duygu, düşünce ve görüşlerimizle uyuşmayabilir, hatta çatışabilir, önemli olan bu görüş ve duyguları sabırla ve anlayışla karşılayabilmek 'bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler, her yapan kendine yapar' düşüncesi içinde hogörü ile karşılamak gerekir..
Hoşgörü konusunda, "Nezaket hiçten geIir fakat her şeyi satın alır" sözü ile ViktorPaucet, ne güzel bir ifade etmiş, değil mi?


* Empati, bir insanın, kendisini karşısındaki insanın yerine koyarak, onun duygularını ve düşüncelerini doğru olarak anlamasıdır.
Konfüçyüs'ün şu sözü ile muhteşem bir empati yapmış;
"Evinizin eşiğini temizlemeden, komşunuzun damındaki karlardan şikayet etmeyiniz"


Eleştiriler ya da eleştiride bulunurken, karşımızdaki kişiye empati yaparak hoşgörü içerisinde saygısızca davranmamak unutmamamız gerekenlerin başında geldiğini, "Çuvaldızı başkasına batırmadan iğneyi kendimize batırmayı" unutmayalım...


Ve bir Temel fıkrası ile nokta koyalım,

Temel otobanda köklemiş gazı, gidiyor.
Bakmış bir tabela: "YAVAŞLA 80 km."
Hızını o an 80'e indirmiş Temel.
Az sonra bir tabela daha: "YAVAŞLA 60 km."
Temel 60'a inmiş.
Merakla giderken yeniden bir tabela: "YAVAŞLA 40."
"Yolda çalışma var galiba!" deyip 40'a düşürmüş hızını.
Epeyce sonra yine bir tabela: "YAVAŞLA 15 km."
Talimata uyarak 15 km.'ye düşmüş Temel.
Yolun en sağından tıngır mıngır gidiyor. Ama meraktan da çatlayacak.
Uflaya puflaya bir saat daha gittikten sonra yeni bir tabela görmüş:
"YAVAŞLA'YA HOŞ GELDİNİZ, NÜFUS: 2500"


Hoşgörülü gülümseten günleriniz olsun...