Konu yargıya taşındığı için fazla detay vermek etik değil..!

Okurlar şunu bilmeli ki, Bakanının Samsun Bölgesinden olduğu bir coğrafyada yaşanan sağlık skandalları, kulak kabartılacak, dikkat kesilecek hatta üzerinde ciddiyetle durulacak cinsten.

İkisi de kulaktan dolma olmayıp, yakinen tanıdığıyım iki farklı kişinin kararan yaşamlarına ait.

Ve bu bir film senaryosu değil..!

Ve yaşananlar hayal ürünü olayıp, tamamen gerçek…

Başta belirteyim ki, Bafra Devlet Hastanesi gelişi güzel bir sağlık binasından öte,bir kompleks.

Bölge için olağan üstü bir şans.

Hükümetin Bafra ve bölgesine bir jesti.

Kabul etmek gerek.

Bilgilendirelim:

2010 yılında inşaatına başlanan ve 30 Aralık 2013 tarihinde hizmete giren yeni hastane, 250 yataklı, 100 çift yataklı, 50 de tek yataklı odaya;

Bu odaların 13 tanesi süit, 37 tanesi tek kişilik. 40 yoğun bakım olmak üzere hastane toplamda 290 yatak kapasitesine sahip.

Hatırlatalım:

Bafra Devlet Hastanesi Başhekimi Opr. Dr. Kemal Öztürk'ün beyanına göre;

'Altyapısı ile beraber bölgenin en güçlü hastanesi ve en çok tercih edilen hastanesi. Merkezi havalandırma, merkezi soğutma, otomatik yangın söndürme sistemleri, odalarda televizyon, buzdolabı, tuvaleti banyosu içinde, otel konseptinde bir bina. Bafra'ya yakışan bina. İnsanlarımız daha güzel odalarda, daha güzel yerlerde tedavi olacak. Samsun'un batı bölgesinde Sinop'a kadar en gelişmiş hastanesi…'

Çok değil, aradan sadece 5 yıl geçti.

Gelinen nokta: Böylesi bir komplekse yakışmayan uygulama ve hatalar.

Yok ben günlük bazı duyarsızlıkların, bilinçsiz bazı kişilerin başrolünden değil; direkt insan hayatını olumsuz yönde etkileyen; teşhis ve tedavilerden bahsedeceğim sizlere.

İki farklı örnek…iki farklı kararan yaşam…İki farklı trajedi…

Tıp Fakültesi'ni bitiren öğrenciler, günümüz koşullarına göre şekillendirilen Hipokrat Yemini'ni ederek mesleğe başlarlar.

"Tıp fakültesinden aldığım bu diplomanın bana kazandırdığı statü, hak ve yetkileri kötüye kullanmayacağıma, hayatımı insanlık hizmetlerine adayacağıma, hastalarımı memnun edeceğime, insan hayatına mutlak surette saygı göstereceğime, mesleğim dolayısıyla öğrendiğim küçük sırları saklayacağıma, hocalarıma ve meslektaşlarıma saygı ve sevgi göstereceğime dil, din, milliyet, cinsiyet, takım, ırk ve parti farklarının görevimle vicdanım arasına girmesine izin vermeyeceğime, mesleğimi dürüstlükle ve onurla yapacağıma namusum ve şerefim üzerine yemin ederim."

Bu andı içen 'bazı' Doktorların insan hayatını nasıl kabusa çevirdiğine dair yazımızı takip ediniz.