n

n
n Bir gün sormuşlar ermişlerden birine:
n
n Sevginin sadece sözünü edenlerle, onu yaşayanlar arasında ne fark vardır?
n
n Bakın göstereyim demiş, ermiş.
n
n Önce sevgiyi dilden gönüle indirememiş olanları çağırarak onlara bir sofra hazırlamış. Hepsi oturmuşlar yerlerine. Derken tabaklar içinde sıcak çorbalar gelmiş ve arkasından da derviş kaşıkları denilen bir metre boyunda kaşıklar. Ermiş sofradakilere, Bu kaşıkların ucundan tutup öyle yiyeceksiniz diye bir de şart koymuş.
n
n Peki! deyip içmeye teşebbüs etmişler. Fakat o da ne? Kaşıklar uzun geldiğinden bir türlü döküp saçmadan götüremiyorlar ağızlarına. En sonunda bakmışlar beceremiyorlar, öylece aç kalkmışlar sofradan. Bunun üzerine, Şimdi.. demiş ermiş, Sevgiyi gerçekten bilenleri çağıralım yemeğe.
n
n
n
n Yüzleri aydınlık, gözleri sevgi ile gülümseyen ışıklı insanlar gelmiş oturmuş sofraya bu defa. Buyurun. denilince, her biri uzun boylu kaşığını çorbaya daldırıp, sonra karşısındaki kardeşine uzatarak içirmiş. Böylece her biri diğerini doyurmuş ve şükrederek kalkmışlar sofradan. İşte! demiş ermiş ve eklemiş:
n
n Kim ki hayat sofrasında yalnız kendini görür ve doymayı düşünürse, o aç kalacaktır. Ve kim kardeşini düşünür de doyurursa, o da kardeşi tarafından doyurulacaktır. Şüphesiz ve şunu da unutmayın, hayat pazarında alan değil, veren kazançtadır daima. Hayatı sevmek, hoş görmek için güzel düşünceleri olmalı insanın, ilk önce yüreğine sevgiyle nefes aldırmalı ve bencillikten uzak tutmalı benliğini. Her şeye her zaman yeniden başlamalı tıpkı her güne aydınlığın hüküm sürmesi gibi. Aydınlık yağmur yağsa da fırtına olsa da bırakıp gidiyor mu gündüzünü; işte bu yüzden her güne yeniden başlamalı ve o bir gün senin istediğin gündür.
n
n
n
n Herkesin olduğu gibi beni de hayata bağlayan bir şeyler vardı. Bazen kendi kendime çoğladım yalnızlığımda. Hep bir beni aradım bazen.
n
n
n
n Kalabalıklar içinde yapayalnız kaldım kimi zaman. Yalnızlığımı kimselerle paylaşamadım.
n
n Sıcak bir elde aradığım bana güven veren ihtiyacım olduğu zaman hiç ummadığım anda bana uzanan bir eldi bazen beklediğim.
n
n
n
n Hayata 1-0 yenik başladığım zamanlar da oldu. Ama hiç pes etmedim. Engeller beyinde var olurmuş sadece. Yüreğimi uçsuz umutlara yolcu ettiğimde anladım.
n
n
n
n Yüreğim acıdı zaman zaman. Acının böylesine nasıl dayanırım dedim. Nasıl yaşarım bununla. Nasıl katlanırım.
n
n
n
n Taki gerçek yürek acının feryadını işittiğimde anladım. Giden sevgilinin bıraktığı acının acısızlığını.
n
n Sadece kendime verdiğim bir ceza olduğunu.
n
n
n
n Çaresizlik içinde gözlerden dökülen yaşları görünce anladım.
n
n
n
n Mutluluğu çoğu zaman parada sandım. Para içinde yüzen mutsuz yürekleri gördüm. Bir tas yemeğe servet misali bakan mutlu gözleri de.
n
n
n
n Mutluluk yetinmeyi bilmekti.
n
n
n
n Bazen karardı düşlerim. Bir sigara dumanından ibaretti hissettiğim. O da bitecekti biliyorum en sonunda.
n
n Hayatta geçip gidiyordu nihayetinde. Zamana karşıydı savaşım.
n
n Hayata geç kalmamlıydı. İnsan yürekten istediğini istediği zaman yapmalıydı.
n
n
n
n Neden her şeye yeniden başlamayalım ki?
n