Geçtiğimiz günlerde merhum Bediuzzaman’ın Osmanlı Devleti için kullandığı; “Eski hal muhal, ya yeni hal ya izmihlal” ifadesini AK PARTİ için kullanmıştık.
İbn-i Haldun’a göre devletler ve örgütler de canlılar gibidir. Canlılar doğar, yaşar ve ölürler.
Kur’an-ı Kerim’de Allah, “ Eğer size bir yara(Uhut’ta) dokundu ise, o heriflere de (Bedir’de) öyle bir yara dokundu. Biz o günleri(iktidarı- galibiyeti) insanlar arasında evirir çeviririz(devr-i daim ederiz)…(Al-i İmran,140))”. Buyurmuştur.
Allah’tan başka her lider ve her iktidar fanidir. Söz konusu olan faniliklerinin kısalığı ve uzunluğudur.
Bu nedenledir ki, AK Parti iktidarı da lideri de asla daim/ ebedi değildir.
Her gecenin bir sabahı olduğu gibi her günün de bir gecesi mutlaka vardır. Tarih bunun şahididir.
Cumhuriyet sonrasına baktığımızda tek partili dönemde Cumhuriyet Halk Partisi, çok partili dönemde ise Demokrat , Adalet, Doğruyol, Anavatan, Demokratik Sol vb. gibi iktidar olmuş ve olmamış partileri hatırlayalım. Şimdi onların liderlerinin adlarını bile hatırlayamıyoruz.
Siyasi partilerin iktidar olarak ömürleri, seçmene verdikleri güven oranı ile doğru orantılıdır.
AK Parti’nin bu anlamda bir güven tazelemesi için de yeni hale acilen ihtiyacı vardır. Siyasi partilerin yenileme adı altında gerçekleştirmiş oldukları çalışmalar beraberinde bazı sapmaları getirirse gönüllü seçmenleri partiden uzaklaştırır.
Siyasi partilerde bir gönüllü, bir de profesyonel seçmenler bulunur. Profesyonel seçmenler, profesyonel futbolcu gibi parayı veren her kulüpte oynar. Siyasette de böyleleri her zaman gemisi yürüyen iktidar partisinde oynar. Gemi su almaya başlayınca da ilk terk edenler onlar olur. Anlayacağınız bunlar iktidar partisinin fareleridir.
Partinin kuruluşunda olmayan profesyoneller sonradan partiyi istila ederler. Atalarımız,“Gelir dağdaki, kovar bağdakini” demişlerdir. Bunlar her iktidar partisinin yaşadıklarıdır. Asla ümitsiz olmamak gerekir. Çünkü AK Parti’nin daha söyleyecekleri olmalıdır diye düşünüyoruz.
AK Parti bu anlamda 12 Eylül’de kavşak noktasında bulunacaktır. Genel merkezden illere ve hatta ilçelere kadar uzanan bir dizi bazı profesyonellere “yeter” denilebilecek mi?
“Dağdakilerin bağdakileri saf dışı etmelerine “dur” denilebilecek mi?
Milletvekili adayları bu partinin gönüllü seçmeni mi, yoksa profesyonel seçmeni mi temsil edeceklerdir? BİLELİM Kİ, YEDİ HAZİRAN MUHAL, MUTLAKA YENİ HAL GEREK…
12 Eylül Kongresi’nin seçmiş olduğu MKYK, PARTİNİN KURULUŞ RUHUNU, MİSYONUNU, VİZYONUNU VE DÜRÜSTLÜK İMAJINI TEMSİL EDEBİLECEK Mİ?
Bu kongre bu anlamda profesyonellerin değil, gönüllülerin olmalıdır. Güç ve kuvvet insanımızı ve devletimizi sömürenlerin değil, Hakk’ın olduğuna inanılmalıdır.
Selam ve sevgi ile…