Türkiye’de ve dünyada gençler arasında ruh sağlığına yönelik ilgi her geçen yıl artarken, antidepresan kullanımındaki yükseliş dikkat çekiyor. 18-30 yaş arası bireylerde son beş yıl içinde reçeteli antidepresan kullanımının iki katına çıktığı belirtiliyor. Bu artış, hem psikolojik sorunların yaygınlaşmasına hem de yardım alma konusundaki tabuların yıkılmasına bağlanıyor.
Uzmanlara göre pandemi sonrası dönemde gençler, sosyal hayattan kopuş, işsizlik kaygısı, gelecek belirsizliği ve ekonomik kriz gibi birçok baskı ile başa çıkmakta zorlanıyor. Ayrıca sosyal medya, genç bireyler üzerinde sürekli kıyaslanma, mükemmeliyet baskısı ve değersizlik hissi yaratarak kaygı düzeyini yükseltiyor. Özellikle 20’li yaşlarda sıkça karşılaşılan "başaramama korkusu" ve "yetişememe hissi", depresyon ve anksiyeteyi tetikleyen başlıca unsurlar arasında gösteriliyor.
Uzmanlar, bu tür duygularla baş edemeyen gençlerin daha sık psikiyatriye başvurduğunu ve ilaç desteği aldığını ifade ediyor. Ancak sadece antidepresanların yeterli olmadığını, psikoterapi, destek grupları ve sosyal dayanışmanın önem taşıdığını da vurguluyorlar.
Özellikle üniversite öğrencileri arasında yaşanan yalnızlık, geleceğe dair umutsuzluk ve akademik baskı gibi faktörlerin de ruh sağlığına olumsuz etkisi olduğu görülüyor. Bu durumun yalnızca bireysel değil, toplumsal bir mesele haline geldiği görüşü öne çıkıyor.
Toplumda ruh sağlığı konusunda farkındalık arttıkça, gençlerin yardım alma eğilimleri de artıyor. Ancak uzmanlar, erişilebilir ve nitelikli psikolojik destek hizmetlerinin yetersiz olduğunu ve bu alanda kamusal yatırımların artması gerektiğini savunuyor.