On altı Temmuz'da kaleme alıp 0n yedi Temmuz'da yayımlanan yazımızda, 'On beş Temmuz, aziz milletimizin iradesine, insan hak ve özgürlüklerine, bedel ödeme pahasına sahip çıktığı gündür.
Bugün, hiç unutulmayacaktır.'
'Aziz milletimizin milli irade gaspçılarına karşı kararlı öfkesini televizyon ekranlarında değil, Samsun'un Cumhuriyet Meydanı'nda sabaha kadar nöbet tutan insanlarımızda müşahede etmek var.
Meydanda kapalısı- açığı, genci- yaşlısı, sağcısı –solcusu, MHP'lisi- Saadetçisi bir ve beraberdi.' Yazmıştık.
Belirtelim ki, bu öfke ve kararlılık 24 gün boyunca başta İstanbul ve Ankara olmak üzere Türkiye'nin tüm kent meydanlarında müşahede edilmiştir.
Bir de Yenikapı'daki en üst düzeydeki asker ve sivil yöneticilerinin Sayın Cumhurbaşkanımızın önderliğinde ve organizesinde ortaya koydukları bir tablo vardır ki, demokrasi tarihimizde (çok partili dönemde) şimdiye kadar hiç görülmemiştir.
Nöbetler sırasında camilerimizden salalar, meydanlarımızda hafızlarımızın Kur'an-ı Kerim'den okuduğu aşirler(ayetler), hocalarımızın ve sanatkarlarımızın terennüm ettiği ilahiler, yaptıkları dualar Türkiye sevdasının dalgalandırdığı bayrakların ruhunu oluşturmuştur.
Ve pazar gününün tüm Türkiye'de meydana getirdiği ruh ebediyen unutulmayacaktır. Meydanlar, yüz yılların ruhu ve şehitleriyle yeniden dirildi, yeniden doğdu. Bu ruh, aynı zamanda geleceğin büyük fırtınalarının kutlu galibiyetinin de habercisidir. Musa'ya karşı bir Firavun, Firavun'a karşı da bir Musa yaratmıştır yüce Allah(cc).
15 Temmuz'da bu ruh doğmasaydı nice 'besmeleli insanlarımız' yine 'besmele ile' kesilecekti. Allah merhamet etti ve bizi biz olarak adeta yeniden yarattı.
Şükre ve nöbete devam. Ancak şehitlerimizi üzecek ve geride bıraktıklarını(biz ve ailelerini) kederlendirecek festival programlarından uzak durarak vakur bir şekilde nöbetimize devam edelim. Halkımız bu tür programları sevmiyor. Sahne önünde değil, biraz arkaya gelirseniz bu nefreti görürsünüz. Sayın valimizin bununla ilgileneceğine inanıyor ve Yayın Yönetmenimiz Sayın Necdet Beyin ifadeleriyle yazımızı bitirmek istiyorum:
'Dün(Pazar günü) bütün şehirlerin meydanlarında;
Türk, Kürt, Laz, Çerkes, Gürcü, Arap ve Abhazası ile
o ruhu
hep birlikte
bir kere daha yaşadık ve
dinçleştik...
Ve gördük ki;
ne çok özlemişiz,
"Biz" olmayı...' Selam, sevgi ve dua ile…