Özellikle, gelişmemişliğin örneği olan ülkelerde kısa yoldan meşhur olmanın yollarından birisi de, kimilerinin kendileri mehdi, peygamber veya halife, ilân etmeleridir. Arabistan da bir kadın kendini peygamber ilân eder. Çevresindekiler Son peygamber, Hz. Muhammet tir dediklerinde; O, erkek peygamberdir, ben ise kadın peygamberim demiştir. Bu şekilde kendini Mesih ilân eden birisi ise, Osmanlı döneminde, bir Yahudi Haham Sebatay Sevi (1626-1676) dir. Yirmi iki yaşında iken, kendini Mesih ilân eder, bütün Yahudileri birleştireceğine dair vaatlerde bulunarak, Yahudiler arasında ikilik yaratmıştır. Bazı gruplardan gördüğü baskı ve öldürülme korkusu ile kerhen Müslüman olmuştur. Dış görünüş olarak, Hristiyanlık-Müslümanlık görünüşünde olan Sebataizm, esas olarak, Kaballa Musevi inancındadır. Ülkemizde ve dış ülkelerde taraftarları bulunmaktadır. Dünya üzerinde ve Türkiye de bu örnekleri çoğaltmak mümkündür. Sadece Müslümanlıkta değil, bütün dinlerin içinde bu tip oluşumlar bulunmakta ve birçok insan gruplarını, büyük derecede etkilemektedir. Hepsi de hak olduklarını iddia ederek insanları arklarından sürüklemektedirler. İslâmlıkta en doğru yol Kuran ın yoludur.
IŞİD de ismini, İslam Devleti Olarak değiştirmiş ve Şeyh Ebubekir El Bağdadi yi halife ilân etmiştir. Bu bana, Sıffin Savaşı (657), Halife Hz. Ali ile, Suriye valisi Muaviye bin Ebu Sufyan arasındaki olayları anımsattı. Savaştan sonuç alınamayınca, hakem heyeti hile ile Muaviye yi Halife ilân etmiştir. Sonuçta, Hz. Ali’yi öldürecek olan hariciler ortaya çıkmıştı. Hz. Muhammed in ölümünden sadece 25 yıl sonra, Müslümanlar arasına tefrika girerek, gruplara ayrılmışlardır. Birçok İslam bilgininin de ortaya koyduğu gibi, Dört Halife dönemi(Hulefa-i Raşiddin) dönemi ile hilafet dönemi kapanmıştır. Zira, İslamlıkta halife halkın oyları ile seçiliyor, esas olarak da ehliyet önemli olup, babadan oğla geçmiyordu. Bu bakımdan, Hz. Ali den sonra gelen ve kendilerini halife ilân edenlerin, İslamın genel teamüllerine uymadıkları ortadadır. Hilafet, Müslümanların oyları ile ve oybirliği ile ortaya konulan bir mevkidir.
İlk olarak Suriye de ortaya çıkan, El Nusra dan ayrılan IŞİD grubu, Irak ı kan gölüne bulamıştır. Son olarak da, liderleri Şeyh Ebubekir el Bağdadi yi halife ilân etmeleri; İslamdaki; ilim, irfan ve liyakat yerine silahın hakimiyetinde olan bir halifeliktir. Allah kabul etsin diyeceğim, ama Allah ın böyle bir şeyi kabul edeceğini de zannetmiyorum. Bir şey parçalanınca, bundan kimler nasipleniyor ise, parçalanma devam eder durur. Bugün, Müslümanlıktaki mezheplerin, tarikatların ve bunun altındaki grupların sayılarını, bu hususta bilgi sahibi olduğunu iddia edenler bile ortaya koyamaz. Buraya kadar her şey normal olarak görülebilir. Her biri kendilerinin hak olduğuna da inanmaları kadar doğal bir şey yoktur. Açıkça ifade etmek gerekir ise, esas Kur’an dır ve onun yoludur. Eğer, mezhepler ve tarikatlar, Allah a ulaşmada kendilerinin yolunun en geçerli olduğunu iddia ediyorlarsa, buna da denilecek şey yoktur. Yalnız, bunun böyle olmadığı açıktır. Tarihteki en büyük kıyımlar din uğruna, mezhep uğruna yapılmıştır. Sevginin esas olması lâzım gelen dinde, benden olmayanı öldürürüm anlayışı nereden çıkmaktadır. Bunun kimilerine verilmiş hak olduğunu iddia edenler, bu izni kimden almışlardır. Eğer, bir kimseye din uğruna, diğer grup üyelerini öldürmeleri sonunda, cennet vaat ediliyor ise, bu vaadin kimden alındığının da ortaya konulması gerekir. Elbette, benim de bir inancım ve bağlı olduğum bir mezhebim var. Yalnız, benim dışındakileri ötekileştirmeğe hakkım olduğumu zannetmiyorum, zaten bu da inancıma terstir. Bunun daha ilerisine giderek kimilerinin ölümüne karar vermek, Allah a karşı gelmektir. Allah ın yarattığı bir insanın canını ve bunun ne zaman alınacağına ancak, O karar verebilir.
Buna yeryüzünde yaşayan hiçbir kimse ve kuruluş veya kurum karar veremez. Dünyadaki birçok ülkede giderek idam cezalarının kaldırılması, insanca anlayışın örneğidir. Irak da IŞİD in binlerce Şii yi öldürmesi ne ile izah edilebilir, anlamam mümkün değildir. Bu asla din alet edilerek yapılmamalı ve hiçbir mezhep de buna icazet vermez. Müslümanlığı diğer dinlerden ayıran en önemli özelliği, ‘Takva dır. Bir an önce, Müslümanlar akıllarını başlarına toplayarak, birleşmeli ve aralarındaki ayrılıkları ise Allah sevgisi ile yok etmeleri gerekir. Bütün bunlara çok üzülüyorum, saygılarımla.