Son darbe teşebbüsünden söz ediyoruz.
'Sebep yok, müsebbibül-esbab var' diyen merhum Bediuzzaman Hazretleri, Osmanlı Devleti'nin yıkılışına neden olan Birinci Dünya Savaşı'ndan bile hayırlı sonuçlar çıkarır.
İbrahim Hakkı Hazretleri de 'Mevlam neylerse güzel eyler' ,'Mevlam şerleri hayreyler' demiştir.
Ateş çukurunun kenarından dönen Türkiyeli Müslümanlar bu olaydan çıkarmaları gereken çok büyük dersler ve ibretler vardır.
Önce milletin zekat, fitre ve bağışları ile milletin çocukları zehirlendi. Sonra da parasını verdiği silahlar, o zehirlenen çocuklar aracılığıyla kendisine çevrildi.
Tarihimizde unutulamayacak bu olayın kalıcı çok önemli sonuçları olacaktır:
1-Darbecilere karşı halk ,kendi kararına ölümüne sahip çıkmıştır. Kararına saygı duymayan milli irade gaspçılarına prim vermemiştir. Bu vesile ile milletimiz 27 gün ve gece boyunca ciddi fiili bir milli irade eğitimi almıştır.
2-Her renk insanımız, aynı bayrak altında Türkiyelilik sevdasında birleşmiştir. Böylelikle vatan ve Türkiye sevdalığı genelleşmiş ve yayılmıştır. Yıllardır Sayın Cumhurbaşkanımızın seslendirdiği rabiası(dörtlü söylemi) toplumda yer bulmuştur.
3-Nöbet gecelerinde okunmuş Kur'an-ı Kerim(bazen dinlenmediği saatlerde okunması doğru değildi) , ilahiler ve yapılmış dualar Türkiye sevdasının manevi ortak paydasını oluşturmuş ve her renk ve tonda insanlar, yapılmış bu dualara ve okunmuş ilahilere can-u gönülden katılmışlardır. Eylemlerin manevi dinamiklerini oluşturmuştur. Bu durum fevkalade bir aşamadır.
4-Darbe teşebbüsü sonrasında oluşmuş algıların dini, sosyal, ekonomik ve siyasi bir çok sonuçları olacaktır. Bu algıları dönüştürebilen siyasi partiler seçmen bazında değer kazanacaktır.
İktidar partisi bu konuda çok ama çok dikkatli olmak zorundadır.
5- Din ile yapılabilecek aldanma ve aldatmanın boyutları toplum tarafından somut bir şekilde görülmüştür. İbret alınırsa bundan sonra hiçbir şekilde aynısının tekrarı mümkün olamayacaktır.
Merhum Akif, tarih için, 'İbret alınsaydı tekerrür mü ederdi' demişti ya. İbret alınmalı ve bu alanda Müslümanlar uyarılmalı, daha doğrusu İslam alimlerimiz suskunluklarını bozmalıdır.
Diyanet'in hutbeleri şimdilerde değil, 15- 20 yıl önce okunmalıydı. Yardım etmiş zenginlerimiz öncelikle başkalarının çocuklarını ve yuvalarını değil, kendi çocuklarını ve yuvalarını kurtarmaya teşebbüs etselerdi, başkaları adına bu cinayetler işlenmezdi. Devam dileğiyle selam ve sevgiler…