Ne biri ne de diğeri, ikisi birden ve birlikte. Himalaya ve Everest birarada ve birlikte dünyanın en büyük dağ silsilesi ve en yüksek tepesi. Yükselmeye layık bir tepe ve yükseltme gücüne sahip bir dağ silsilesi. O tepe o dağ silsilesinin üstünde olduğu için dünyaya yukarıdan bakıyor, bakabiliyor ve onun için herkes ona ulaşmaya çalışıyor.

Everest genel başkan, Everest komutan, Everest teknik direktör. Himalaya kadro, Himalaya karargah, Himalaya takım. Kadrosu olmayan bir genel başkan, karargahı yetersiz bir komutan ve futbolcuları inancını kaybetmiş bir teknik direktör. Himalaya’dan koparılmış Everest’ten başka nedir ki? Ya da tersi; genel başkanı yetersiz bir kadro, komutanı çapsız ve korkak bir karargah ve teknik direktörü kararsız ve kişiliksiz bir futbol takımı. Everest’i olmayan Himalaya. Akla ziyan.

Bir an için Everest’i Himalaya dağ silsilesinden alıp Büyük Sahra’ya ya da Sina Çölü’ne bırakınız bakalım, kaçıncı olur dünyanın en yüksek tepeleri sıralamasında? Everest’i Everest yapan kendisi değildir üstünde oturduğu dağ silsilesidir, Himalaya’dır.

Alınız bu örneği istediğiniz partiye, istediğiniz camiaya, istediğiniz spor kulübüne ya da meslek ve sivil toplum örgütüne, nereye isterseniz oraya uygulayınız. Hepsine uyacaktır. İsteyen doğanın hükmü desin, ben “Allah’ın hükmüdür” diyeceğim tepenin cürmünün altındaki dağın cürmüyle ölçülmesine.

MHP’de şu anda kaçınılmaz görünen bir kurultay var ve sadece genel başkanın kim olacağı konuşuluyor ama karargahtan, teşkilat yapılanmasından, birlik ve beraberliğin nasıl sağlanacağından ve mutlaka güncellenmesi gereken ideolojik söylemden pek bahsedilmiyor. Bir başka ifadeyle asıl konuşulması gerekenler konuşulmuyor.

Bu camiayı az çok tanıyan birisi olarak, çok net söylüyorum: Tartışılan koltuk Alparslan Türkeş’in koltuğudur ve şu anda o koltuğa aday olarak adı geçenlerin hiçbirinin tek başına o koltuğu doldurması ve partiyi beklenen/arzulanan hedefe ulaştırması mümkün değildir. Genel başkanlığa adaylığını açıklayanlar ve de açıklaması bekleneler, ancak birlikte bir güç olabilir ve ancak o takdirde MHP’yi ileriye taşıyabilir.

İçlerinden hangisi seçimi kazanırsa kazansın, kaybedenleri dışlarsa ya da kaybedenler küser ve görevden kaçarsa bu telafisi imkansız bir hata olur. Kaybedenler kazananın karargahında yani siyaset diliyle söylemek gerekirse merkez karar organlarında yer alırlar, kazanan da onların görüşlerine gerekli değeri verir, kişiliklerine gerekli saygıyı gösterirse ve karargahını bu ülkenin iyi yetişmiş siyasetçi ve aydınlarına açarsa/açabilirse parti beklenen atılımı ancak o zaman gerçekleştirebilir.

Himalaya büyüktür, yüksektir ve üzerinde Everest’ten başka yüksekliği yedi bin metreyi aşan yüzden fazla zirve vardır. Bunlardan altısının yüksekliği sekiz bin metreyi geçer, on dördünün ise sekiz bin metreye yaklaşır.

Himalaya’larda herkese yer var. Yeter ki gözler çölün kum tepeciklerine değil Himalayaların karlı zirvelerine dikilsin ve yeter ki soluklar oraya tırmanacak kadar güçlü olsun. Güneş önce dağlara doğar ve güneş en son dağlarda batar. Unutulmasın, güneşi takip edenlere gece olmaz.