FETÖ'nün üremesinin ve büyümesinin nedenlerinin analizlerini yapmaya devam ediyoruz.
Bundan ibret alınmaz ve Müslümanlar da gerekli hassasiyet göstermezlerse, değişik ad altında bu ve buna benzer cinnetliklerin ortaya çıkmayacağını kimse garanti edemez.
Merhum M. Akif'in, 'İbret alınsaydı tekerrür mü ederdi' ifadelerini tekrar etmemek için dini kullanarak işlenen cinayetleri çok iyi tahlil etmemiz gerekir. Bu yazılarımız kendimizle hesaplaşmamız mesabesindedir. Yazdıklarımız, bizzat yaşadıklarımızdır.
Bilindiği gibi İslami cemaatler arasında oluşmuş platformlara ve ittifaklara bu cemaatin soğuk bakması, hiçbir zaman değerlendirmeye alınmadı. Cemaatler, bu durumu yine eğitimdeki başarılarına kurban etti.
Tabir yerinde ise Müslümanlar selam vereceği bir polise, bir doktora, bir avukata ve bir mühendise hasret kalmışlardı. Bir başka ifade ile eğitimdeki başarıyı putlaştırmışlardı.
Bu cemaatin diğer İslami cemaatleri sevmemesi ve hatta bir solcuya ve sol STK'ya gösterdikleri ilgiyi İslami cemaatlere göstermemeleri dikkatlerden kaçırıldı.
Cemaatin ilk dönemlerde sevgi ve hoşgörü kavramlarını kullanarak herkese kucak açma görüntüsü, güçlendikçe zayıfladı ve AK PARTİ iktidarında büsbütün zulme dönüştü. Üç yıl önce bir dostum, 'emniyetteki zulüm izah edilebilir değildir' deyince , 'nasıl' diye sorduğumda, 'cemaatten olmayan terfi yapamaz' şeklinde cevap almıştım. Köylüm ve çocukluk arkadaşım sayılan bir polis, yine polis olan oğlu için , 'Hocam, benim çocuk sınavda 69 puan almasına rağmen komiserlik için gidememiş, 62 puan alan arkadaşı gitmiştir.' Deyince dudaklarımı ısırmıştım.
Zulme uğrayanlar da ve bunları dile getirmek isteyenler de seslerini duyuramadılar.
Türkiye genelinde hizmet verdiğini söyleyen STK'lar görevlerini yapmadılar. İnsan yetiştirmediler. Hatta bir gençlik vakfında kalan ve canıgönülden çalışan bir gencimiz akademik çalışma için gittiği kurstan , ' ya vakıf, ya akademik çalışma' denilerek uzaklaştırılmıştır. Bu ve buna benzer vakıf ve dernekler, ailesinden uzak bir yerde okumak zorunda kalan gençlere yurt bile temin edememiştir.
Müslümanlar çocuklarının selameti için cemaatin yurtlarını tercih etmek zorunda kalınca söz konusu STK ve hatta İslami değerleri önceleyen partiler bile sessiz kalmışlardır.
Ve hala bu yanlışlar devam etmektedir.
Herkes, 'devlet yapsın, biz de reklam yapalım' havasındadır. Ve belediyelerimiz bunlara hizmet kuyruğundaydılar. Hatta belediye meclisi toplantılarında cemaate haksız rant getirici projelere karşı çıkan meclis üyeleri, 'sen cemaate karşı mısın yoksa' ifadeleriyle suçlanmaktaydı. Devam umuduyla selam ve sevgiler