Neydiler, ne oldular...
Düşmez kalkmaz bir Allah...
Kimler geldi,kimler geçti...
Adlarını bile hatırlayan yok!..
Ne paralarını ne de
makamlarını götürebildiler
öbür tarafa...
Önce iyi insan olmak
ve haddi bilmek lazım...
Gerisi boş laf...

* * *

Padişah,vezirini çok sever ve ona çok güvenirmiş. bu yüzden de
ülkenin hazinesi ve padişah mührünü vezirin kontrolüne vermiş...
Veziri sevmeyenler,bu sonsuz güvenden
rahatsız olmaya başlamış. İçlerinden biri,
vezirin açığını ortaya çıkarmak
için bütün zamanını harcıyormuş. Veziri takibe almış...
Vezirin sürekli bir eve girip, saatlerce kaldığını tespit etmiş. Ne olduğunu
bir türlü çözemeyince; bir yalan uydurup,vezirin ülke hazinesini
bu eve sakladığını padişaha duyurmuş. Padişah, vezirinin böyle bir şey yapmayacağına inansa da güvendiği birkaç adamını
takibe göndermiş. Vezirin, gerçekten de bir eve girip o evde saatlerce
kaldığını tespit edip, padişaha söylemişler...
Günlerden bir gün vezir yine evdeymiş. Kapı çalınmış. Karşısındaki ağladığını görmesin diye gözyaşını iyice sildikten sonra açmış kapıyı. Bir de ne görsün karşısında
padişah duruyor. Buyur etmiş...
Padişah, eve girdiğinde duvardaki bir çarıkla eski bir halı
dikkatini çekmiş. Sonra da niye ağladın, bu evde ne yapıyorsun diye sormuş...
Vezir duvardaki eski bir halıyla çarığı göstererek,
Padişahım, vezir olmadan önce bu evde yaşıyordum. Tüm servetim de duvarda gördüğünüz şeylerdi. Şimdi istesemen iyilerini alabilirim. Ülkenin hazinesi elimde.Buraya gelip Allah a şükrederek ağlıyorum. Neydim ne oldum. Kendi kendime öğüt veriyorum ki, kibirlenip de elimdekileri kaybetmeyeyim diye.

Bugününüz dünden daha iyi olsun. Huzurlu ve sağlıklı günler dileğiyle...