n

n

n

n

n Mevlana Haftası’ndayız.

n

n Özelde siyasiler, genelde ise her uçtan insanlar konuştu ve konuşacaklardır.

n

n Amerikalılar kadar olmasa da yavaş yavaş Mevlana’yı anlama yolunda olduğumuzu söyleyebiliriz. Bu durum geleceğe umutla bakmamıza yardımcı olmaktadır.

n

n Mevlana’yı anarken ümitsizlikten söz etmek ona saygısızlıktır.

n

n Mevlana, bir umut denizidir.

n

n Mevlana, umut denizini doldurduğu Kur’an-ı Kerim pınarı için şöyle diyordu:

n

n “Ben yaşadıkça Kur’an’ın bendesiyim,

n

n Ben, Hz. Muhammed’in ayağının tozuyum.

n

n Biri benden bundan başkasını naklederse;

n

n ondan da bizarım, o sözden de bizarım (şikayetçiyim)”.

n

n O, umut için; “Bir yandan korkuya, bir yandan ümide düştün mü iki kanadın olur. Bir kanatlı kuş katiyen uçmaz, acizdir” demiştir.

n

n Mevlana, “Kim olursan ol, yine gel” çağrısıyla tüm insanlığı ilahi korku ve umut sınırıyla çevrili aşk bahçesine çağırmıştır.

n

n Ömrünü “Hamdım, piştim ve yandım” kelimeleriyle özetleyen Mevlana; dünyayı “ruhlar hapishanesi” ne benzeterek şöyle der:

n

n “Ben iş görmek ve halkı irşat etmek göreviyle yükümlü olduğum için dünya hapishanesinde bulunuyorum. Yoksa zindan nerede, ben neredeyim? Kimin malını çalmışım ki, mahpusum(hapiste olayım)?!.” der.

n

n “Sır sahibi, yüzlerce dil bilir, kadri yüce birisi orada olsaydı, onları uzlaştırırdı.

n

n Onlara: “Ben, bu dirhemle hepinizin isteğini yerine getiririm.

n

n Gönlünüzü tertemizce bana teslim edin. Bu bir dirheminiz sizin istediğiniz her şeyi yapar.

n

n Bir dirheminiz dört muradı da yerine getirir, dört düşmanı da uzlaştırır, birliğe ulaşır, bir olur.

n

n Sizin sözleriniz savaşa, nifaka sebep olur. Fakat benim sözüm sizleri birleştirir.

n

n Siz “susun ve dinleyin” de konuşma hususunda diliniz ben olayım.

n

n Sizin sözünüz yüz türlüdür, eseriyse ancak savaş ve kızgınlıktan ibarettir.” diyen Mevlana’yı rahmetle anıyor şefaatini umuyoruz.

n

n Selam ve aşkla…

n

n

n

n

n