MHP Genel Başkan Yardımcısı Ruhsar Demirel, 'parti içi muhalefet milliyetçilikle bağdaşmaz' demiş. Sayın Demirel 1963 doğumlu. Türkeş'in Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi'ne girdiği 1965 yılında henüz iki yaşında. Eğer okumadıysa ya da büyüklerinden dinlemediyse Türkeş'in nasıl genel başkan olduğunu yeterince bilmeyebilir ama ilahi dinlerin ve tüm büyük ideallerin mevcut düzene muhalefetle başlayıp mevcut düzene karşı verilen bir büyük mücadele ile yayıldığını da mı bilmez?

Sayın Demirel'e sorulacak çok soru var ama biz şu can alıcı soruyu sormakla yetineceğiz: Parti içi muhalefet, milliyetçilikle bağdaşmaz da parti içi despotizm, milliyetçilikle bağdaşır mı? Yetersizliği her seçimde biraz daha netleşen bir kadronun bir şekilde ele geçirdiği yönetimi bırakmamak uğruna delege iradesini ve parti tüzüğünü yok sayması ve daha da vahimi yıllarca birarada oldukları dava ve kader arkadaşlarını sırf olağanüstü kongre istediler diye ihanetle suçlaması, milliyetçiliğin neresinde yazar?

Milliyetçilik kutsal bir kavramdır, böylesine basit siyasi çıkarlar uğruna ucuzlatılmamalıdır.

ÇETELE TUTUYORMUŞ!

Bir zamanlar yüzbinlerce gencin karşılıksız sevdiği ve her türlü fedakarlığı göze aldığı Alparslan Türkeş'in MHP'sine bir şeyle oluyor. Bir genel başkan yardımcısı kongre isteyen partililere akla hayale gelmeyecek ve adaba erkana sığmayacak hakaretlerle saldırıyor. Bir diğeri parti içi muhalefetin milliyetçilikle bağdaşmayacağı fetvasını veriyor. Genel Başkan Devlet Bahçeli ise -yapacak başka işi kalmamış gibi- muhaliflerin 'çetelesini tutmaya başladığını' açıklıyor.

Türk siyaseti çok genel başkan gördü ama çetele tutanını ilk defa görüyor.

BİLENLER SUSUYOR

Bu ülkede hemen her konuda olduğu gibi bu konuda da konuşmaması gerekenler konuşuyor, konuşması gerekenler susuyor. Bunu 'bilenler susuyor bilmeyenler konuşuyor' diye de okuyabilirsiniz.

Anayasa Mahkemesi tartışılıyor ve hukukçular, özellikle de 'anayasa hukukçuları' susuyor. Anayasa Mahkemesi eski başkanları ve üyeleri, üniversitelerin anayasa hukuku ana bilim dalı başkanları ve diğer hocaları, Yargıtay eski başkan ve üyeleri, konuşması gerekenlerin başında geldikleri halde çıtları çıkmıyor. Ama konuyla ilgili bırakın mesleki bir eğitim almayı bir kitap hatta bir ilmi makale bile okumamış onlarca, yüzlerce insan ahkam kesiyor.

Demokrasilerde en büyük tehlike, bilenlerin susması bilmeyenlerin konuşmasıdır. Bilenler, ne olur siz konuşun. Siz konuşun ki bilmeyenler sussun…