Camiye, yargıya, orduya ve eğitime politika bulaşmamalıdır.

Bu dört kurum, milletin birlikteliği ile doğru orantılıdır.

Okula, orduya, camiye ve yargıya herkes ortaktır. Buralar her yaş ve her görüşte insanın işinin düştüğü yerlerdir. Buralarda dini ve siyasi ayrılıkların kin ve nefreti uğramamalıdır.

İkinci Meşrutiyet ve Balkan Savaşları dönemlerini bizzat yaşamış emekli asker merhum A. Ragıp Akyavaş, Hatıratında konu ile ilgili şunları söyler:

' (Harbiyedeki) politikacı ağabeylerimizden talimat aldık. Allah affetsin, sevilmeyen, ciddi hocaları yuhaladık. Bir cemaat-i kübrahalinda Babıali'ye geldik. Hürriyet hürriyet diye avaz avaz bağırdık, ihtiyar Sadrazam Kamil Paşa'yı ak sakalıyla binek taşına çıkarttık.

Çocuklar! Sizin mektebiniz dersiniz yok mu?

Başta mes'ul bir hükümet var. Elbette bir şeyler düşünüyoruz dediyse de dinlemedik.

Elhasıl yemediğimiz nane, karıştırmadığımız halt kalmadı. Çünkü işin çivisi yerinden oynamıştı bir kere…

Harp okulundaki üç idareci uzun zaman atıldıkları politika çamurundan kendilerini kurtaramadı. Başkanları cidden natuk(konuşkan) ve hatip bir gençti.

Uzun seneler sonra su testisi su yolunda kırılır fehvasınca, şurada Ulus Meydanı'nda sehpada can verdi. Diğer ikisi yakın vakitlere kadar hayatta idiler.

İşin gülünç tarafları da vardı. Ne istediklerini bilmeyen bu küçük politikacılar Almanca, Fransızca derslerini kaldırın diye dayattılar. Sanki aradıkları hürriyetin gelişmesine engel olan bu iki garp lisanı imiş gibi!..

Kimseler fehmetmedi manasını davamızın

Bizler dahi hayranıyız davayı bi manamızın.

Bu siyaset fitnesi gittikçe büyüdü büyüdü alevleri bacayı sardı. Bazı gafiller dershanelerde telkin ettikleri politika havası yüzünden zehirlenen körpe dimağların 'harp isteriz' vaveylası ile Devletin başını Balkan Harbi felaketine kadar sürüklediler.

Bu meşum politikacılık yüzünden dört yüz sene hükümran olduğumuz Rumeli'yi on beş günde boşaltıp memleketin istikbalini Edirnekapısı'nın biraz ötesinden müdafaa etmeye mecbur kaldık!...'

İşte dünkü hikayemiz.

Bugünü de gördük… Şükrediyoruz, inşallah dünkü gibi olmayacaktır.

Selam ve sevgi ile…