Samsunspor final maçını penaltılarla kaybedince türlü sebepler öne sürülerek değişik yorumlar yapılıyor. Yorumların büyük bir kısmı tepki ifadeleri ile dolu. Kimi Bakan Akif Çağatay Kılıç ı suçluyor kimi Erhan Altın ı eleştiriyor, kimi bazı oyuncuları suçluyor.

Aslında neden çıkamadık sorusunun cevabını iki bölümde değerlendirmek gerekir. Birincisi final maçı öncesi sezon başından beri yaşanan süreç. İkincisi de final maçı ve atmosferi.
Yani fotoğrafın bütününe bakmak gerekir.
Öncelikle final maçına daha doğrusu play-offa kalmadan neden çıkamadığımız konusunda birtakım tespitler yapmak isabetli olur.
Geçen yıl Mersin İdman Yurdu yla oynadığımız final maçı sonrasından başlayalım. Gereksiz bir kongre kararının alınması ve kongrede yaşananlar, bu sezon öncesi enerjimizi böldü ve sinerjimizi aşağı çekti. Emin Kar yönetimine verilen destek bıçak gibi kesildi ve yıllardır süregelen maddi sorunlar altından kalkılamayacak boyuta ulaştı. Ve Emin Kar, Fillerin kavgasında çimen olmaktan yoruldum sözleriyle istifa etti. Kar ın bu sözleri üzerinde uzun uzun düşünüldüğünde birçok soru cevabını buluyor zaten.
Emin Kar, sonrası tam bir fecaat dönemi başladı. Neler yaşandığını hepimiz biliyoruz ve bu skandallarla dolu dönemin ardından 20 puanla ilk yarıyı tamamladık. İkinci yarı 38 puan toplayan birtakım ilk yarıdaki bu handikabı sezon sonuna kadar yaşadı. İkinci yarı göreve gelen Erkut Tutu yönetimi üzerine düşeni fazlasıyla yaptı ama ilk yarıdaki travmalar o kadar ağırdı ki alınan puanlar yeterli olmadı. Hatta bu travmaların en ağırı olan 3 puan silme cezası da engellerin en büyüğü oldu şampiyonluk yolunda.
Geçtiğimiz yıl takımın ateşleyici gücü olan taraftarımızın bu yıl passolig bahanesiyle 3-5 maç hariç takımını yalnız bırakması da farklı bir etken oldu.
Tüm bunlara rağmen fırsat niteliğindeki çok önemli maçları kazanamamız takımın havaya girmesini ve şampiyonluk havasına girilmesini engelledi. Adana, Elazığ, Urfa ve Osmanlı gibi maçları alabilseydik ligdeki konumumuz farklı olurdu. Yaşanan tüm travmalara rağmen ilk ikiye girebilecek fırsatları yakaladık ama değerlendiremedik. Rakiplerin puan kaybettiği haftalarda elimize geçen fırsatları teptik.
Kimi zaman taktiksel, kimi zaman fiziksel, kimi zaman psikolojik faktörlerden kaynaklı kazanamadığımız maçlar oldu. Hani pisi pisine tabiri kullanılır ya. O türden maçlar.
İşte ana hatlarıyla bu faktörlerdir bizim şampiyonluğumuza engel teşkil eden faktörler.
İlk ikiden çıkamadığınız zaman ise işinizi bir anlamda şansa bırakmış oluyorsunuz. Ve finalde de olsa 1-2 penaltıyla hedefe ulaşamıyorsunuz. Sonuç hüsran oluyor.
İşte o zaman penaltıyı o atsaydı, bu niye kırmızı kart gördü gibi yorumlar ortaya çıkıyor.
Hele önümüzdeki sezon yine play off oynamak zorunda kalırsak, psikoloji daha ağır olacaktır, unutulmasın.
O sebepten sezon başından beri şampiyonluk ama ilk ikiden şampiyonluk için mücadele verilmelidir.
Bu hedef için de gerekli takviyeler yapılmalı ve türbülanstan bir an önce çıkılmalıdır.