İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde ikinci yılım. Fakültem Beyazıt'ta, kaldığım Sivas Yüksek Tahsil Talebe Cemiyeti Öğrenci Yurdu da Şehzadebaşı'nda. Bir akşam Tıp Fakültesi öğrencisi Arif Işık Kırca ile Beyazıt'ta Marmara Sineması'ndan çıktık yurda gidiyoruz. Yolumuzun üzerinde Konyalı Erdoğan'ın evi var. Erdoğan Edebiyat Fakültesi'nin Coğrafya Bölümünde okuyor.

Küçücük ev oldukça kalabalık, ülkücü harekete damgasını vuracak insanlar orada. Kimler yok ki? Askeri Tıbbiyeden iki isim, birisi ileride paşalığa ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı Sağlık Daire Başkanlığına kadar yükselecek olan Metin Denli, diğeri sivil hayata geçecek ve profesör olacak Gürsel Ortuğ. İstanbul Üniversitesi Öğrenci Birliği'nin efsane başkanı Ufuk Şehri ve yine bir başka efsane isim Orman Fakültesi Talebe Derneği Başkanı Komando namıyla Mustafa Ok. Ve Fen Fakültesi Talebe Derneği Başkanı Alaattin Koçak ağabey ve diğerleri. 'İyi geldiniz' dediler ve hiçbir söylemeden ve de sormadan bizi de ekibe dahil ettiler. Onlar ekibe aldık dedilerse bize de sormak düşmezdi, onun için de sormadık, sadece 'tamam' dedik. Meğer yarın sabah Türkiye Milli Talebe Federasyonu'nu basacakmışız. Ekip başı da Ufuk Şehri Ağabey olacakmış. Ufuk Ağabey ilk talimatını verdi: 'Yarın sabah saat 10.00'da traşlı, kravatlı, takım elbiseli olarak Fen Fakültesi kantininde hazır olunacak.'

Ertesi günü tam denilen saatte sekiz kişi denilen yerdeydik. TMTF binası Cağaloğlu'nda, o zamanki Hürriyet Gazetesi'nin tam karşısında iki katlı büyük bir tarihi bina. Dört kişi alt katı kontrol altına alacak, dört kişi de üst katı boşaltacak. Yolda Atilla Kılıçoğlu'na rastladık. Atilla Ağabey, Hukuk Fakültesi'nin önde gelen isimlerinden, Hataylı. 'Nereye' diye sordu, 'baskına' cevabını alınca da 'Ya hu, durun hele bir düşünelim' diyecek oldu ama Ufuk Ağabey'in durmaya, düşünmeye hiç niyeti yok; 'Akıllı düşününceye kadar deli dereyi geçer' dedi ve yürümeye devam etti. Atilla Ağabey de baskın grubuna katıldı.

Zor olmadı binaya el koymak, üst kattakiler alt kata inince kalabalıktan moral alsalar gerek Başkan Sencer Güneşsoy direnecek oldu ama çabuk vazgeçti. Koca bina da dokuz kişiyiz, dışarısı yavaş yavaş kalabalıklaşmaya başladı, öyle bir an geldi ki cadde de trafik kesildi. Arkadakiler saldırıyor, öndekiler süre veriyor; 'Faşistler kahrolsun' nidaları 'hücum' naralarına karışıyor. Pencere demirleri sağlam, arka kapının ardına ağır malzemelerle yığınık, açılması imkansız, ön kapı dönerli, sağda ve solda birer kişi pozisyon alınca girilmesi imkansız.

Kısa bir süre iki otobüs Fürüko geldi. O zamanlar toplum polisine kıyafetinden kaynaklı 'Füruko' demek moda. Başlarında Toplum Zabıtası Müdürü Erdoğan Alıveren var. Ufuk Ağabey'in kesin talimatı gereği Emniyet Müdürü'nden başkası içeriye alınmayacak. Talimatı söyledim, kızdı, bozuldu ve gitti. Bir ara gazeteci, Şükran Güngör belirdi kapının önünde. İşgalimizin sebebini soruyor. Ufuk Ağabey söylemişti 'Atatürk'ün Bursa Nutku gereği' dedim. 'Bursa Nutku ne?' diye sormaz mı? Bilmiyorum, ama bilmediğimi nasıl söylerim. 'Sen' dedim 'sen Atatürk'ün Bursa Nutku'nu nasıl bilmezsin, hem de gazetecisin. Git öğren de gel…'

Bir süre sonra İstanbul Emniyet Müdürü Ali Haydar Özkın geldi, kapıda o anda Arif Kırca ile ben nöbetteyim, içeri aldık, üst kata Ufuk Ağabeylerin yanına götürdük. Dışarısı durmadan kalabalıklaşıyor ve arkalar durmadan 'hücum' diye bastırıyor, ön taraftakiler her seferinde beş dakika süre veriyor. Hem girmenin imkansızlığının farkındalar hem de içeride silah falan olduğu düşüncesinde olsalar gerek.

Bir süre sonra da Ufuk Ağabey'in talimatıyla içeriye beş on kadar polis memuru aldık. Yukarıda anlaşmışlar, işgali kaldıracağız ve arka kapıdan çıkacağız. Bir ara Emniyet Müdürü Ali Haydar Bey ön kapıya geldi ve pencereden 'Sakin olun, arkadaşlarınızı birazdan arka kapıdan çıkaracağız' dedi. Dedi ve kalabalık arkaya yöneldi.

Olacak iş değil ama oldu. Emniyet Müdürü'ne 'Biz kendimiz çıkarız. Önce siz ve polisleriniz çıkın' dedik. Çıktılar. İçeri de Ufuk Ağabey yüksek sesle komutlar veriyor, komutlar dışarıdan duyuluyor: 'Birinci komando bölüğü rahat hazır ol, ikinci komando bölüğü rahat hazır ol, birinci komando bölüğü uygun adım marş…' Birer bire çıkıyoruz, ben, Komando Mustafa, sonradan Sivas Yurdu'ndan destek için gelen Vehbi Yılmaz ve Cahit Tavlu. Biz yürüdükçe kalabalık yarılıyor, bize yol açılıyor. Birinci komando bölüğü çıktı ama ne ikinciden ses var ne d üçüncüden. Açılan yol kapanmaya, çember halini almaya başlıyordu ki Komando Mustafa'nın yumruğu yolu yeniden açmaya yetti.