Arkadaşlık, dostluk, adamlık yol ayrımında sınanır. Ayıp değildir yolların ayrılması, ayıp olan yollar ayrıldıktan sonra yol arkadaşlarının birbirlerine karşı kullandıkları dilin, aldıkları tavrın sefaletidir. Dil edepliyse, geçmişin hakkını ve hukukunu inkar etmiyorsa; o ayrılık pespaye bir çıkarın değil uygulamaya ve teoriye yönelik fikir ve inanç farklılığının eseridir ve saygıyı hak eder. Ama dil hakaret çukurundan derleyebileceği en rezil küfürlerle dolmuşsa ve o küfürleri eski yol arkadaşlarının üzerine utanmadan boşaltabiliyorsa; o ayrılık, bellidir ki bir davanın değil bir çıkarın kutsal kavramlarla maskelenmiş ayrılığıdır.

Referandum sürecindeki MHP çok ciddi bir yol ayrımına gelmiş gözüküyor. Referandum sonucu ne çıkarsa çıksın MHP'yi ihraçlar ve istifalarla dolu yeni bir süreç bekliyor. Aynı yolu yıllarca birlikte yürümüş insanların referandumda kullanılacak oy konusunda farklı düşünmesi, başka bir şey, birbirlerinden tamamen kopması başka bir şeydir. Ve gözüken o ki MHP hızla bölünmeye ve hatta düşman kamplara ayrışmaya sürükleniyor.

Bu ayrışmada genel merkezin her itirazcıyı ihraç talebiyle disiplin kuruluna sevk etmesinin payı büyük, ama ondan daha büyük pay, kullanılan itici, kırıcı, horlayıcı hakaretamiz üslubundur. Hem Sayın Bahçeli'nin hem de bazı yardımcılarının aynı kalemden çıktığı anlaşılan açıklamalarındaki dil, bırakınız eski yol arkadaşlarına insanının can düşmanına karşı bile kullanmakta zorlanacağı hakaretlerle dolu. Ben okurken dehşete düşüyorum ve böylesine bir üslubu ceketinin düğmelerini hiç çözmeyen, koyu bir tiryaki olmasına rağmen rahmetli Ecevit'in karşısında sigara içmeden duran Devlet Bahçeli'ye hiç mi hiç yakıştıramıyorum.

Sayın Bahçeli'nin ve kimi arkadaşlarının o kabullenilemez üslupla suçladıkları, yerden yere vurdukları, üstlerine başlarına çamurun en cıvığını saçtıkları dava arkadaşları, dünün çilekeşleridir, 'Ülkücü Hareket'in önde gelen gençlik liderleridir. Devlet Beyin TBMM'ye taşıdığı kimi vekiller bilmese de Sayın Bahçeli onları ve onların verdikleri mücadeleyi iyi bilir. Saygılı ve edepli kimliği ön plana çıkan/çıkarılan Devlet Beyin nasıl olup da böyle bir üslubu kendi yol arkadaşlarına karşı hiç tereddüt etmeden kullandığını anlayamıyorum.

MHP'nin 52 yıllık tarihinde fikir ayrılıkları, ana gövdeden kopmalar Türkeş Beyin sağlığında da yaşanmıştır ama hiçbir kopuş böylesine çirkin suçlamaları, hakaretleri beraberinde getirmemiştir. İnsanlar yol ayrımında tercihlerini serbestçe kullanmışlar, diğer yolun yanlışlığını yeri geldiğinde açık açık söylemişler, ama hiçbiri diğerine en ufak bir şekilde saygısızlık etmemiştir. Geçmiş yol arkadaşlığı, saygı hukuku yol ayrımından sonra da devam etmiştir.

Devlet Beyin ve kimi yardımcılarının bu üslubunu gördükçe 'Devlet Bey gizli hayırcı' mı diye sormadan edemiyorum. Bu üslup MHP'de 'hayır' diyecek olanların sayısını hızla artırıyor. Kararsızların ve hatta 'evet' diyecek olanların önemli bir kısmı da eski yol arkadaşlarına yapılan hakaretlerden rahatsız ve Türke has 'zayıfa sahip çıkma' duygusu onların tercihlerini önemli ölçüde etkiliyor.

Eğer, bu milletin, söylendiği gibi 'her zamandan fazla birlik ve beraberliğe ihtiyacı varsa' öncelikle tüm tarafların üsluplarını değiştirmeleri gerekmektedir. Referandum sonucu ne çıkarsa çıksın taraflar aynı vatanda yaşayacak. Bu üslup ortak geleceğe sıkılmış kurşundan başka bir şey değildir.