Ne çok isterdim sıcacık bir "günaydın"la başlayayım yazıma.

Ancak acımız büyük. Yıllardır süren şehit ve acı yangınına yenileri ekleniyor her gün.

Bu olumsuz ve yürek yakan haberlerin ardı arkası bitmek bilmiyor.

Üstelik millet olarak alışmış görünüyoruz ne yazık ki acılara.

Bütün iyi hasletlerini kaybeden ve dejenere olan bir toplum içinde yaşamaya çalışıyoruz.

Daha açıkçası yaşamak için kendimize bir yol arayışı içindeyiz.

Gün geçmiyor ki ; öldürülen bir kadın, dövülen bir çocuk , tecavüz edilen yavrular.

Öz evlatlarını bile öldüren analar... Ne oldu bize? Allah'ın gazabına mı uğradık?

Hangi melanet, uğursuzca üzerimizde dolaşıyor.

Aborjinler bile bir geyiği yemeden önce geyik için dua edip geyikten af ve özür dilerler.

Güvercinler hasta veya yaralı bir güvercini yer açarak ortalarına alıp önce onun yemesine yardımcı olurlar.

Köpekler annesiz kedilere annelik eder ve hatta yavrularına süt verip emzirirler.

Maymun minik bir yavru köpeği azgın sulardan kurtarıp ona hayat verir.

Serçe yuvadan düşen yavrusunu kurtarabilmek için bir insanın üzerine pike yapıp saldırır.

Bir parça kuru ekmek verdiğiniz köpek, sizi ve iyiliği ölene dek unutmaz.

Çöplükte bulduğu bebeği dahi hastaneye götüren köpeği de gördükten sonra insanlık adına utancım sonsuzdur.

Televizyon ekranlarında izlediğimiz dehşet ve vahşet olaylarına dayanma gücümüz tükendi.

Her gün yeni bir insanlık suçu işleniyor.

Vicdan, merhamet, acıma, utanma, ar, hicap kelimeleri artık tükendi.

Bu kelimelerin içi boşaltılıp anlamını yitirdi.

Ve... Ben insanlık adına tüm umutlarımı yitirmiş bulunuyorum.

Acımız büyük.