n

n
n Televizyonda tesadüfen rahmetli Barış Manço’nun eski bir programına rastladım. 7’den 77’ye… Çocuklara hayvan sevgisi aşılamaya ve onlara karşı kötü şakalar yapmamalarını anlatmaya çalışıyordu.
n
n Oysa 3-4 gün önce Bursa’nın Osman Gazi İlçesi Fatih Sultan Mehmet Mahallesi’nde inşaat işçisi Alaattin Ç. adlı adam, bir ördeğe tecavüz ederek hayvanın ölümüne neden oldu. Aslında buna adam değil bir salgı veya pislik denmesi gerekir. Bu hastalığın adı ise zoofilidir. Olayın detayını yazıp insanları daha fazla rencide etmek istemiyorum. İşin tuhafı bu olaya gelen yorumlar, olay kadar vahim ve trajikti. Aklınca mizah yaptığını sanan aklı evveller, toplumun bir boyutunun ne kadar da acıklı bir durumda olduğunun göstergesiydi. İşte Türkiye’de değişen insan profilinin bir kesiti de bunlardır. 2009 yılında Bilgi Üniversitesi’nde de tavuğa tecavüz eden bir mahlûk olayını izlemiştim. Irz düşmanı mahlûkat insandır. Kendi dışında cinsel ilişki kuran tek yaratık da insandır.
n
n Siz, hiçbir ayıyı bir deve ile çiftleşirken göremezsiniz. Ama insan denilen yaratık her türlü hayvanla ördek dâhil çiftleşir. Oysa ördek dâhil tüm hayvanların da onuru vardır. Bunu ölene kadar yazacağım. İnsan onuru ile hayvan onuru eşit olup sadece statüleri farklıdır.
n
n Türkiye her gün biraz daha ahlâk erozyonu altında çöken bir ülkedir. Bu erozyon bileşik kaplar misali her alanda kendini göstermekte ve yavaş yavaş toplumun tüm katmanlarını habis bir virüs gibi sarmaktadır. Bu virüs Türkiye’nin batışı olacaktır. Öncelikle anneler,babalar eğitime alınmalıdır.En iyi eğitim anne tarafından çocuğa evde verilen ilk eğitimdir.Daha sonra ilkokulda öğretmen eğitim verir. Duygusal ve sosyal zeka evde başlar. İlkokula başladığında çocuk bu manada hazır olmalıdır.
n
n Avrupa bizden biraz daha ilerde daha medeni iseler, çocuğa yaptıkları yatırımın getirisidir bunlar.
n
n Bizler daha ana karnındaki cenin ile meşgul bir toplum olduğumuz için, ileride doğan çocukların dahi yüzüne bakamayacağız. Kadınlar zorla tecavüze uğrayarak hamile kaldığı bir çocuğu bile doğurmak zorunda bırakılıyorlar akıl almaz yasa ile.
n
n Avrupa da mutfaklar hep bahçeye açılan bir pencere içerir.. Neden mi? Anne çocuğunu oynarken bile izleyebilsin diye.
n
n Ördeğe tecavüz eden bu aşağılık, sadece 250 tl. para cezası alıp sırıtarak yoluna devam edecek, önüne ilk çıkan bebeğe veya çocuğa da aynı şeyi yapacaktır. Potansiyel bir suç makinesi haline gelecektir. Bu tip insanların derhal psikolojik tedavi görüp toplumdan tecrit edilmeleri gerekir. Fişlenip toplumda daima farklı ve ayrım gören bir insan olmalıdır. Bu toplumun en ağır ezilen kesimi hayvanlardır. Hayvanlar da kendi aralarında sosyolojik bir toplum olup en az biz insanlar kadar yaşam hakları vardır. Bu hakkı onlara yüce Allah vermiştir. Derileri yüzülür, kesilirler, gözleri oyulur boğulur ve yakılırlar.
n
n Ve.. En kötüsü de canları katledilirken, tecavüz edilerek onurları da yok edilir. Aslında yok edilen İNSANLIK ONURUDUR. “insan olmayı beceremeyenlere hayvan olmayı denemelerini salık veririm. Ama nerdeee!..Hayvan olabilmek masumiyet gerektirir..” diyor F. Nietzsche
n
n Sevdiğim aylar içinde eylülün yeri bir başkadır. Eylül ve kasım ayları benim için hüzündür. Eylül güneşinin huzmeleri soluktur. Giden yazın arkasından adeta ağıt yakar. Eylül sonbahara açılan kapıdır. Gelip geçici yaz aşklarının ve kaçamakların sona erdiği çapkın bir aydır. Eylülle beraber kaçamak, küçük aşklar da biter. Ardından gelen kasım ayı ise sonbahar hüznünün tam da kendisidir.
n
n Kuru yapraklar ayaklarınızın altında çatırdayarak ezilirken kim bilir neler hatırlanır.
n
n Bu eylül ayında benim yine dilim sürçmüş olmalı ki,“şefaat yaresulallah” diyeceğime ,”seyahat ya resulallah “dedim. Fethiye, Antalya, Samsun, Ankara, İstanbul, Fethiye koridorunda sıkışıp kaldım.
n
n İstanbul ‘da İstinye Park alışveriş merkezinde bir çılgınlığa denk geldim. Fashion’s night out denilen bir alışveriş çılgınlığı. Gece yarısına kadar ve sokaklara taşan bir alışveriş çılgınlığı. Ellerde şampanya kadehleri ,içkiler pastalar havada uçuşuyor,sahte geyşalar ellerinde yelpazeler. Ben de en taşralı halimle izliyorum onları boş gözlerle. İnsan davranışları kelimelerinden daha önemlidir. Kelimelerin anlatamadığını gözler, eller ve beden anlatır. Yanımda g-stringinin ipleri gözüken kızlar, göbeği açık, kalçaları görünen kızlar arz- endam ediyor. Ardından kara çarşaflı sırf gözleri görünen cinsiyetinin dahi ne olduğunu anlamadığım insan seli. Her ikisi de beni inanılmaz ve eşit manada rahatsız ediyor. Biz ne biçim bir toplum olduk ve nereye gidiyoruz. Kalemim bu gece çok dertli. 20 yıl önce Newyork’ta ilk kez görmüştüm böyle yerleri ve çok şaşırmış ve hatta birinde eşimi kaybedip telaşlanmıştım. Korkup direktöre derdimi anlatmış ve bir koruma aracı ile otelime geri dönmüştüm. Şimdi bütün bu alışveriş merkezleri ve alışveriş çılgınlığı bütün ülkeyi sarmış vaziyette. Korkunç bir tüketim. Gecenin renkli neon ışıkları altında sahte tebessümler ve kahkahalar yükseliyor. Paranın satın aldığı insancıklar.
n
n Vicdan, insanı insan yapan tek unsurdur.
n
n Bir yerlerde bir çocuk ağlıyor gecenin içinden umurunda mı?
n
n Bir anne çöp kovalarını karıştırıyor bir parça ekmek için umurunda mı?
n
n Bir ambülâns geceyi yırtarak ilerliyor umurunda mı?
n
n Bir asker elde silah, gez, göz arpacık. Umurunda mı?
n
n Anneleri zehirlenen yavru köpekler boş memeleri emiyorlar umurunda mı?
n
n Gözleri oyulan kedi bir köşede ağlıyor. Umurunda mı?
n
n Bursa da bir işçi ördeğe tecavüz etmiş.
n

n

n