Gazeteleri okuyup, televizyon izlemek insanı geriyor. Ülkede sert bir iklim hüküm sürüyor. Hepimiz bu sert iklimin esiri ve müdavimi olduk istemeden.
Gergin geçmeyen bir günümüz yok. Yolda, sokakta her yerde insanlar gergin ve stresli gülümsemeyi, hatta selam vermeyi bile zül addeder hale geldik.
Oysa insanın kendini mutsuz hissetmesi en kötü duygudur.
Hayat çok kısa ve an içinde akıp gidiyor. Hayatla dalga geçmeyi öğrenmeliyiz her şeye rağmen.
Yeterince gülemiyor, ağlayamıyor ve tolere edemiyoruz.
Sürekli siyasi gerginlik memleket, vatan ,geçim derdi, açlık, yokluk, yolsuzluk meseleleri insanları hırçınlaştırıyor.
Kısaca hayata bilerek, isteyerek ket vurup yaşamayı erteliyoruz. Gülmeyi ve neşeyi unuttuk… Bunu ben dahil hepimiz istemeden adeta insiyaki olarak hatta şartlı refleks haline getirip yapıyoruz neredeyse.
Bu arada hayat da yanı başımızdan adeta fink atarak geçip gidiveriyor.
Gün içinde hepimiz beynimizle konuşup onunla iletişim halindeyiz.
Beyin tüm duyguların tercüme merkezidir. Tüm iyi, kötü, doğru, yanlış kavramları anlar algılar ve yazar.
Beynimizle çatışmaya girdiğimizde mutsuz oluruz. Tüm diğer organlarımız da canlıdır, duyar ve anlarlar. Yıllar önce bir dermatolog bana şöyle demişti.
Cilt ile çatışmaya girme ve cildinle gözleşme sakın. Cilt seni ,görür, duyar ve işitir.
O zaman çok genç olmama rağmen bu söz beni etkilemişti.
Her şeyin temeli ruh ve beden kopukluğu ile ilgili. Ruh ve bedenimiz uyumlu ise bizde uyumluyuzdur. Ruh bedenin sadece giysisi ya da kılıfı ise mutsuz oluruz. Ruh ve beden bir bütündür. Bedenin en önemli organı ve işlevlerini gören ise beynimizdir.
Beyin sürekli fotoğraf çeker. Hayatı ve hayatın izdüşümlerini not eder.
Bir albüm gibi fotoğraflar yaşamımızı.
Duygular temel davranışlarımızı oluşturan öğelerdir. Düşüncelerimiz, söylemlerimiz ve yaptıklarımız duygularımızla örtüştüğünde mutlu, aksinde ise kısaca mutsuz oluruz.
Gelin hayat bizi eskitmeden ya da argo deyimle lastiği patlatmadan hayatın tekerine çubuğu biz sokalım.
Biliyorum hiç de kolay değil.
Ancak sararan çimenlerin yeşilliğini,
solan çiçeklerin güzelliğini hiçbir şey geri getiremez.
Hayat hiçbir şey için üzülmeye değmez.
Dünya bir oyun.
Gelin , oyunumuzu biz kendimiz oynayalım...
SOKAK KÖŞELERİNDE BİR KEDİNİN YA DA BİR KÖPEĞİN AÇ YATMASI, SİZİ HUZURSUZ ETMİYOR MU ? SOKAK HAYVANLARI İÇİN KAPINIZIN ÖNÜNE BİR KAP MAMA, BİR KAP SU KOYUNUZ LÜTFEN.