n

n

n Atakum’da Sosyal Hizmetler’e ait yetiştirme yurdunun bulunduğu alanda Spor Bakanlığı tarafından havuz yapılması gündeme gelmişti. Aynı alanla ilgili Atakum Belediyesi’nin görüşü ise buranın ‘Kent Meydanı’ yapılmasıydı.

n

n Sonunda adı geçen arazinin önüne üzerinde akrobatik şekilli havuz imajı olan dev bir tabela dikildi.

n

n Atakum Belediyesi ise kendi tanıtım alanlarında ve sunumlarında bu alana yapacağı kent meydanı imajını kamuoyuyla paylaşmaya çalışıyor.

n

n Daha önceki günlerden anımsanacağı üzere bu konu basında dolayısıyla kamuoyu huzurunda karşılıklı atışmayla seyreden bir tartışma konusu olmuştu.

n

n O günden bugüne bakıldığında konuyla ilgili Atakum’da yaşayanların görüşlerinin alınması diye bir şey yok, buna yönelik bir çaba dahi söz konusu değil.

n

n Ne yazık ki günümüzde yapılan işlerde ortak akıl, mantık ve yarar ekseninde biraraya gelmenin pek mümkün olmadığını görüyoruz.

n

n Kimin gücü fazlaysa onun dediği oluyor.

n

n Sanırım en temel sorunlarımızın başında; “hepimizi ilgilendiren konulardaki alınacak kararlarda toplumun devre dışı kalması” geliyor.

n

n Bu Samsun için de geçerli.

n

n Mesela soruyorum:

n

n “Bugüne kadar Samsun’a yapılanlarla ya da satılanlarla ilgili bir kez olsun halka sorulmuş mu?”

n

n Azot, Bakır, Gelemen, liman, eski otogar satılmış…

n

n Raylı sistem yapılmış…

n

n Canik’ten geçen çevre yoluna kilometrelerce beton üstgeçit dikilmiş…

n

n Dereköy’e balıkçı barınağı, Kurupelit’e Marina, Canik’te dere yatağına alışveriş merkezleri yapılmış…

n

n Dere üzerine, kenarına TOKİ’ler kondurulmuş…

n

n Şehrin kıyısı diye gezdiğimiz yerler dolgu alanı…

n

n Eski havaalanının olduğu arazi kentsel dönüşüm gerekçesiyle TOKİ binalarıyla doldurulmuş ama oralar kime verilecek daha belli bile değil…

n

n Tarihi Fener Plajı’nın önüne yüksekliği yüz metreye varacak otel inşaatlarına izin verilmiş… Tarihi Saathane Meydanı’nın yıkımı başlamış…

n

n Eski otogar ve meyve sebze halinin olduğu alana dikilen devasa beton kütle “yok böyle bir şey” dedirtecek ve neredeyse arkasındaki alanın iklimini değiştirecek boyutta…

n

n Kentin dışında olması gereken alışveriş merkezleri kentin tam göbeğine oturtulmuş. Mahalle aralarını bile zincir marketlerin minileri işgal etmiş…

n

n Eğitim Fakültesi’nin arkasındaki 19 Mayıs Üniversitesi’ne ait olan alana iki bin beş yüz kişilik, Tekkeköy’e de yedi bin kişilik kapalı spor salonu yapılıyor, hemen yanına da eski adı “19 Mayıs” olan stadyumun yapım hazırlıkları devam ediyor…

n

n Atakum’da zamanında şırıl şırıl akan dereler kapatılmış, şimdi onları açmaya uğraşıyoruz…

n

n Kültür merkezi yapayım derken sahilde kalan son yeşillikleri yok ediyoruz…

n

n Terme’de OMV, Tekkeköy’de mobil santral, hemen yanı başımızda Sinop’ta yapılması düşünülen nükleer santral ve daha niceleri…

n

n Yapılanların Samsun’a etkileri ve sonuçlarını bu yazıda tek tek paylaşamayacağım.

n

n Genel anlamda bir değerlendirme yapacak olursak şunları söyleyebiliriz:
n Samsun bu yönetim anlayışı sonucunda ekonomik kaynaklarının büyük kısmını yitirmiştir. Kaynaklarının geriye kalanı da borçlarına karşılık ipotek edilmiştir.

n

n Çağdaş bir kent olma yolunda olması gereken planlaması, estetiği, doğası ve tarihi bozulmuştur.

n

n Üretimden uzaklaşıp tüketim toplumu olmaya evrilmiştir.

n

n Kent, doğal ortam, yapılaşma, ekonomik ve sosyal bakımdan riskli hale gelmiştir.

n

n En önemlisi de bu şehirde yaşayanlar hayal ettikleri bir şehir ve ideal bir yaşam anlamında geleceğe dönük ümitlerini yitirmiştir.

n

n Bunca olandan sonra bir kez olsun dönüp bakın!

n

n Sorumu tekrarlıyorum: “Bugüne kadar Samsun’a yapılanlarla ya da satılanlarla ilgili bir kez olsun halka sorulmuş mu?”

n

n Haşa!..

n

n Sormak ne demek?

n

n …

n

n Peki halkın haberi olmuş mu?

n

n İmzalar atılıp iş bittiğinde gazetelerden, sıklıkla da gelip geçerken tesadüfen fark etmişiz.

n

n Buna rağmen yeterince hesap soran olmuş mu?

n

n …

n

n O zaman kabahat kimin?

n

n …

n

n “kabahat senin,

n

n
n — demeye de dilim varmıyor ama —
n kabahatin çoğu senin,
n canım kardeşim

n

n

n