Aman efendim, kim istemez şöyle bir keyifle "Hayırlı pazarlar" diyerek yazıma başlayıp, arkasından "gününüz aydın olsun" diyerek bitirebilmeyi.

Demem o ki, şu son zamanlarda telefonuma gelen "Hayırlı cumalar" lafı beni biraz sinirlendiriyor.

Bendeniz haftanın tek günü için hayır dileyip, hayır beklemem.

Haftanın bütün günleri benim için hayırlıdır. Gel gör ki çoluk çocuk bir tek cuma gününe odaklanmışız. "Hayırlıdır" diyerek.

Hayır, günde değil. İnsanın kendi kerametindedir

Kaldı ki, en olmayacak şeyleri dahi yapıyorlar cuma günlerinde.

Hırsızlık, aymazlık, cinayet, gasp gibi kötülüklerin cuması falan yok.

Hatta hoca daha cuma hutbesindeyken bile planlarını yapanlar vardır eminim.

İçimize şeytan kaçmış bir millet olduk.

Engelli bir çocuğu öldüresiye döven dört genç adam.

Düşünebiliyor musunuz çocuk, duymuyor ve konuşamıyor.

Otobüsün şoföründen tut yolcularına kadar kimse gıkını çıkaramıyor.

İstanbul'da 115 çocuğun hamile olduğunu öğrendik sosyal medyadan.

Çocukların istismarı bir yana bir de kurumların olayı örtbas etme çabaları bir yana.

Suçlular nerede, kim yaptı bilmiyoruz. Bu toplumu nasıl çözüp anlayacağız.

Tükenmiş ahlak kavramları ve sosyal engelli insanlar.

İçinde yaşadığımız toplumun büyük bir çoğunluğu maalesef sosyal engellilerden oluşuyor. Kliniklerde tedavi görmesi gereken onlarca insan içimizde bizimle beraber yaşıyorlar.

Biz sanıyoruz ki sadece zihinsel ve bedensel engelliler var.

Onlar için daha yoğun bir gayret içinde olmaya çalışıyoruz.

Ancak onlar daha bilinçli insanlar. Örgütlenmeye çalışıyorlar.

Zor dahi olsa haklarını aramak adına çaba sarf ediyorlar.

Ya da toplumun iyi niyetli bir kesimi onları kollamaya ve gözetmeye çalışıyor Allah'tan.

Sosyal engelliler ise, giderek ve artarak çoğalıyorlar.

Sosyopat ve psikopat insan tipleri her an etrafımızda bir çember gibi büyüyorlar.

Çocuklar artık oyun oynamıyor. Çocukların elleri artık hiç çamur görmüyor.

Çocuklar sadece klavyelere ve tuşlara hipnotize olmuş.

Tabiri caiz ise bilgisayar deyimi ile "PAUSE " halindeler.

Çocukluklarını hiç yaşayamayan zavallı çocuklar silsilesi.

Suç elbette ebeveynlerde. Ancak onlar da ellerindeki aletlere ve çağın vebasına bulaşmış vaziyetteler.

Anlayacağınız internet çıktığından beri mertlik bozuldu.

Dostluklar, yaşanmışlıklar ve sohbetler her şey bitti.

Bir araya gelindiğinde gözler yine akıllı telefonda adeta gez, göz arpacık vaziyeti.

Sürekli oyun teklifleri, üstelik vurdulu, kırdılı, savaşlı oyun teklifleri geliyor.

Sırf bu yüzden kendimi koruma altına aldım ben. Bir akıllı telefonum bile yok.

Herkes kendi vicdanını sorgulamalı.

Toplumsal kuralların yok sayıldığı, toplumsal vicdanın tükendiği bu ülkede yaşamak, vicdan ve ahlak kavramlarını yitirdiğimiz bir ülkede yaşamak...

Adına yaşamak denirse... Arsızca hala yaşamak ve hatta gülümseyebilmek..

Hayırlı pazarlar efendim sizlere.

SOKAKLAR SOĞUK VE ISSIZ

ONLAR İÇİN BİR KALP SEVGİ ... BİR KAP YEMEK LÜTFEN...