Nihayet bir büyük gazete ilk kez ana sayfadan manşet atarak onların dostumuz olduğunu teyit etti.

Aslında onlar" Gerçek dostumuz" diyerek vurgulanmalıydı.

Kimselere sırt dönemediğimiz , kimselere "Arkadaş" diyemediğimiz şu günlerin en güzel vurgulaması idi bu.

Hayvan hakları ile ilgili yeni yasa değişiklikleri tartışılırken, hayvan korumacılarının kafası karışmışken kısmen de olsa iyi haberler var.

Ancak bu haberlerin bir de gizli ve görünmeyen öteki yüzleri var.

Yeni yasayı sabırla bekliyoruz. Bakalım hayvanlarımız için ne gibi iyi niyetler ve nasıl art niyetler düzenlemişler.

Barınaklar üst üste ve tıka basa hayvan deposu gibi… Sokaklar kısırlaştırılmadığı için her gün çoğalan hayvanlarla dolu. Bunlar aç, ötelenmiş ve hasta zayıf, terk edilmiş ve hatta insanlar tarafından cinsel obje görülen zavallı gariban hayvanlar. Malum hayvan tecavüzünde ikinci sıra ülkesi olduğumuz söylenmekte ve yazılmakta.

Denizlerimizdeki hayvanlar, bir başka facia. Nesli kurutulup tükenen balık silsilesi.

Av hayvanları ise devletin para kaynağı. Zevk için öldürülen hayvanın kanının paraya dönüşümü.

Horoz severler derneğinden tutun da deve severlere kadar geniş ve acı bir yelpazenin içinde zulüm ,işkence ve kahrolası para var.

Yük hayvanlarının dramı ise ne anlatılır ne de yazılır. Hayvana işkence etmek için yaratılmışız adeta.

Bir de bütün bunların üstüne ülkemizde bir (pet-shop) gerçeği var ki; görmelere seza...

Her türlü hijyenden yoksun küçük, pis kafeslerde satılan hayvancıklar.

Zaten buralardan satın alınan hayvanların çoğu hastalıklıdır. Ölüme mahkumdurlar.

Daha bir ayı bile dolmadan annelerinin sütünden kesilip, koparılan ve dolarla satılan hayvanlar.

Bunları yazmaya çalışırken dahi gözlerimde biriken yaşlara engel olamıyorum.

Kapalı kapılar ardındaki Mezbahalarda ise acı ve dram tarifsiz kederdir.

Biz insanların doyum noktaları olmak için hiç doymadan acı ile kesilir... kesilirler... Oluk , oluk akar kanları sessiz çığlıklarda.

Ve..ben bütün bunları düşündüğümde var olmaktan çok utanır ar ederim kendime.

Ve ... insanoğlu hala hunharca ve vahşetle devam eder yoluna.

Hayvanlarına, doğasına, zeytin ağacına kuşuna kurduna huzur vermeyen toplumlar huzuru hiç bulamazlar oysa... Asla iflah olmazlar.

Oysa onlar dostlarımızdı bizim. Sattık , astık, kestik . Bitiremedik tüketemedik.

Zeytinleri yok ettikçe yok olduk.

Denizleri kuruttukça biz de kuruduk.

Onlara işkence ettikçe cenderelerde sıkıştık.

Öldürdükçe öldük...

Ruhlarımız benliğimiz yok oldu.

Onlar ise intikam için öldükçe çoğalıyorlar…

Hala mı anlamadınız ?

RAMAZAN AÇLIĞI ANLAMAKTIR ASLINDA .

MASANIZDA KALAN YEMEK KIRINTILARINI

SOKAK HAYVANLARI İÇİN;

LÜTFEN SOKAĞINIZIN KÖŞESİNE BIRAKIN