Moskova günleri geride kaldı. Ancak belleğime yerleşen çok önemli bilgileri sizlerle paylaşmam gerektiğine inanıyorum.
Rusya da çocuklara çok önem veriliyor. Her çocuk mutlaka bir enstrüman çalıyor ve spora yönlendirirliyor.
Bolşoy tiyatrosunda küçük çocukların izleyici olmasına müsaade ediliyor.
Çocukların daha küçükken o atmosferi teneffüs etmesi isteniyor çünkü.
En önemli yazarların, en başarılı sporcuların, müzik adamlarının Rus olması hiç de tesadüf değil.
Çocuğa yapılan yatırım, ülkenin geleceğini belirler.
Moskova da bir saray var. Bu bir çocuk sarayı .
Çarlık günlerinden kalma tarihi bir bina.
Burada çocuk tiyatroları var, gösteriler yapılıyor sürekli çocuklar için.
Her katında karşınıza bir masal kahramanı çıkabiliyor. Şehrin en işlek yerindeki bu binayı, alışveriş merkezi yapmak yerine bir çocuk kültür sarayı oluşturmuşlar.
Bizim ülkemizde bırakın çocuğa yapılan yatırımı, her yıl yaklaşık 40.000 çocuk ölümü oluyor . Zaten dünyadaki en eğitimli ülkeler sıralamasında Rusya birinci sırada. Kanada, Japonya, İsrail olmak üzere sıralama devam ediyor.
Türkiye yi ise sıralamada görmek mümkün değil.
Metroları ise defalarca yazmakta bir beis yok. Moskova nın altını bir örümcek ağı gibi örmüş. Her istasyon ayrı bir sanat eseri. Korkunç bir insan seli metroda sürekli hareket halinde.
Herkes okuyor sürekli metroda dahi okuyorlar.
Stalin günahlarının bedelini bu metroyu yaptırmakla ödemiştir diye düşünmekten kendimi alamadım.
Bütün bunların yanında biz Türkler gibi lüks tutkunu olmuşlar.
Caddelerde Bugattiler, Bentley, Pontiac, Porche, Ferrariler alışagelmiş.
Ülkedeki Gulak esir ve toplama kampları ise ayrıca anlatılması gereken bir belgesel niteliğinde.
Rus yazar Soljenitsin in Gulak Takımadaları kitabını okumanızı öneririm.
Yeraltı sığınaklarını müze haline getirmişler. Ancak her şeye rağmen duvarlarındaki hüzün gözlerinizi acıtıyor.
Okumayan, eğitilmeyen ve eğitmeyen her ülke bir gün mutlaka köle olmaya mahkumdur.
Lise yıllarımda Çar Petro Romanov u bize deli Petro olarak okuttular.
Bütün bunların altında biraz da Rus tarihini küçümsetmek vardı.
Oysa Rus tarihi ve edebiyatı gerçek bir değer. Önümüzdeki zamanlarda size
Deli Petro nun aslında nasıl da veli olduğunu yazacağım.
Zülfü Livaneli nin Son Ada kitabını okumanızı dilerim.
Nasıl buralara kadar geldik ve nasıl üç maymunlar ülkesi haline geldik.
Herkes kendisinden bir kesit bulabilir bu kitapta.
Kitaplar okunmak içindir.
BU KIŞ VE HER KIŞ ; HAYVANLAR İÇİN BİR KAP YEMEK
BİR KALP SEVGİ...