Çok mektuplar yazdım yıllarca sevdiklerime. Benim gençliğimde çok şık zarflar vardı her renkten.

Sarısı , yeşili , mavisi ve hatta pembesi. Pembe zarfı sevgiliye , yeşili maviyi sevdiklerime yollardım. Severdim mektup yazmayı.

Gecenin bir yarısında saatin tik-takları bir de dolma kalemin kağıt üzerindeki cızırtısı.

Mektup bittiğinde bir de imza atardım en firaklısından.

Keşke güneşler hiç batmayıp akşamlar hiç çökmez olaydı.

Olaydı da , ben de hala o keyifli ya da hüzünlü mektuplarda kalabilseydim.

Tik ....Tak... ve dolma kalem cızırtısı ile.

Rita bugün yine en volümlüsünden horluyor. Yüksek perdeden.

Horluyor olması en azından ağrılarının bir nebze azaldığını gösteriyor.

Ağrı kesici tükendiğinde yine ızdırabı başlayacak.

Yolculuğun yorgunluğu çökecek üzerine.

Belki de siz bu satırları okuduğunuzda o çoktan gitmiş olacak.

Her zaman çok sevdiği toprağın güvenli gizemine kavuşmuş olacak.

Huzur bulacak.

Ben de artık evrendeki en güvenli yerin toprağın altı olduğuna inananlardanım.

Vahşetin , şiddetin , korkunun , ahlaksızlığın , yalanın , riyanın , utanmazlığın kol gezdiği bu dünyada en güvenli en sıcak yer toprağın altı olmalı.

Zira üstünde yaşayacak ne yer , ne yar , ne de güç ve güven kaldı insanlarda.

Şimdiden onun resimlerini karıştırmaya başladım.

Her karede ayrı bir duygu ve gülümseme var.

Yol arkadaşımın gidişi içimdeki hüznü hepten körüklüyor.

İhtiyar ve yaşlı bir deve gibi çökmemek için direniyorum.

Bilseydim yılları üst üste dizmenin bu kadar ağır olduğunu.

Keşke bilebilseydim.

Omuzların dar ve çelimsiz. Yüküm ise büyük ve ağır.

Artık eskisi gibi dünyayı sırtlayıp kaldıramıyorum dostum.

Gitme biraz daha kal.

Biraz daha Rita...

Düşlerime hüzünler el koydu sinsice.

Sokaklarda telaşlı yürüyüşlerimi, içime keyifle doldurduğum nefeslerimi..

Eve dönüşlerimi.Yaktığım ışıklarımı , akşamlarımı...

Güneşli günlerimi , uzun bitmek bilmeyen gecelerimi özlüyorum.

Avaz avaz yaktığım türkülerimi , gülüşlerimi hatta kendi sesimi özlüyorum.

Oysa yazmak , benim için nefes nefese koşmak gibidir.

Yorgun , yitik , kimsesiz, kırılmış ve soğuk bir taş parçası gibiyim.

Savrulmuş, kalplere saplanmış bir taş parçası gibi...

Yazamıyorum dokunmayın bana .

YARASI SARILMIŞ BİR KUŞ KARNI DOYURULMUŞ BİR HAYVAN SİZİN DUANIZDIR.