Bazen dil susar yürek dayanmaz. Kızılay katliamı, çoğunluğumuzu mıhladı . Düşünemez ve göremez olduk . Çoğunluk diyorum çünkü etkilenmeyenler de var.

Mesela yaralıları araçlarına almayan sürücüler.
Mesela " ölenler şuncu ,buncu o halde mühim değil" diyebilen zihniyetler.
Genç , öğrenci henüz doğmamış bebek için gözünde bir damla yaşı olmayanlar.
Çöpten bir dilim kuru ekmek arayan çocuğun içler acısı haline bakıp da ağlayamayanlar.
Oğlunun ardından haykıran elleri, dizleri topraklı ananın gözlerinin içine hala bakabilenler.
Köprüden atlamaya çalışan bir garibana "Atlayacaksan atla " diyebilen kadınlar.
Sizlere insan demeye dilim varmıyor. Sizleri düşündüğümde yüreğim sıkışıyor.
Nefes alamayıp boğulacak gibi oluyorum.
Böyle kahrolası bir dünyada sizlerle aynı havayı solumuş olmaktan nefret ediyorum.
Size olan duygularımı bu satırlara en acıtıcı ve en kindar biçimde yazamamış olmaktan.
Özgürlüğümü elimden alıp beni ve hepimizi ölmeden toprağa gömdüğünüz için.
Tüm sözlerimi ve düşüncelerimi gasp ettiğiniz için.
Prangaya vurulmuş bir mahkum gibi zindanlardayım.
Ömrümün şu son deminde bana gülümsemeyi bile unutturduğunuz için.
Acımı ve kederimi suratınıza kusamadığım için sonsuz kederlerdeyim.
* * *
Dün bir dostumu kaybettim. Çok uzaklarda...
Müslüman değildi. Türk değildi..
İnançlarımız gelenek ve göreneklerimiz çok farklı idi.
Beyaz saçlarının çevrelediği yüzündeki çizgilerin her birinde bilgelik vardı.
Onunla ilk karşılaşmamızda, ilk yemeğimizde Türk ve Alman bayraklarını yan yana dalgalandırarak bana dostluğunu ve sevgisini gösteren.
Kütüphanesinde dizi dizi Atatürk kitaplarını açıp ona olan hayranlığını dile getiren.
Din , dil , ırk mezhep demeden omzumuza hep dokunduğun için;
Bu kadar çok insanlığı yüreğine biriktirebildiğin için.
Güzel dost , iyi insan ;
Seni ne çok sevmiş olduğumuzu anlamış olman dileği ile .
O çok sevdiğin tüm beyaz ve kırmızı şarapları sana yolluyorum.
Elbet bir gün ,bir yerlerde...
Hoşça kal...Güzel dost.

TÜM SOKAK HAYVANLARI İÇİN
BİR KAP SU , BİR KAP YEMEK
VE BİR KALP SEVGİ.