Aşağıda okuyacağınız yazı Prof. Dr. Yücel Tanyeri yazılarından alınmıştır.

Kendisi önce insan sonra iyi bir hekim ve dost olarak ayrıldığı Samsun için bir kayıp olmuştur.

Başka bir yazısında bahis ettiği Malatya bez fabrikası da hatıratları içinde olup oralarda ninelerimizin, analarımızın giydiği ve türkülere ilham olan basma da fistanlar üretilmiştir.

Daha sonraki yıllarda dünya moda arenasına taşınmış pazenler de muhtemel ki bu fabrikalarda üretildi. Atatürk bu millete bir ülke vaat etti. Bu millete laik, çağdaş bir ülke bıraktı.

Dünyanın saygı ile eğildiği liderin biz de ancak heykellerini yıktık...

Bazıları ölüp toprağa girer. Bazıları ise kalplerimize gömülür...

Mustafa Kemal'in 1937'de bizzat açtığı Nazilli Sümerbank Basma Fabrikası'nda 2 bin 500 kişi çalışıyordu. Tee 1937'de, işçilere kadınlı-erkekli balo düzenleniyordu, danslar ediliyordu. 700 kişilik sinema salonu vardı, tiyatro salonu vardı, haftada altı gün film gösteriliyordu. İşçilerin tiyatro kulübü vardı, müzik grubu vardı, korosu vardı, fabrikanın radyosu vardı, fabrikada piyano vardı, piyano…

Resim-heykel sergileri açılıyordu, bahçesinde havuz, havuzun içinde bronz kadın heykeli vardı. Spor kulübü vardı, Sümerspor… Türkiye'nin ilk alttan ızgaralı futbol sahası oradaydı, basketbol-voleybol sahası vardı, güreş minderi, boks ringi, tenis kortu vardı, paten pisti vardı, bisiklet parkuru vardı. Ameliyathaneli, laboratuvarlı, 40 yataklı hastanesi vardı, eczanesi vardı. İlkokulu vardı, kadın işçilerin bebişleri için kreş vardı, 1937'den bahsediyoruz.

Giyecek kooperatifi vardı, fırını vardı, işçileri şehirden fabrikaya getirip götürmesi için Gıdı Gıdı adı verilen mini treni vardı, kendi enerjisini kendi üretiyordu, santrali vardı, Nazilli'ye elektrik veriyordu. Özetle… Cumhuriyet mucizesiydi. Mustafa Kemal açılışa geldi, Nazilli halkı teşekkür için 22 ayar altından anahtar yaptırmıştı, sembolik kapı o anahtarla açılacaktı. Mustafa Kemal 'memlekete hayırlı olsun' dedi, açtı.

Bugünkülerin yaptığı gibi hatıra ayaklarıyla anahtarı cebine atmadı, 'altın milletin hazinesine aittir' dedi, Celal Bayar'a verdi, Celal Bayar emaneti aldı, Ankara'ya gider gitmez 'hazine'ye kaydetti. Zekayla, akılla kurulmuştu… Makineleri Rusya'dan satın alındı ama devletin kasasından, milletin kesesinden tek kuruş para ödenmedi, her şey narenciyeyle, portakalla mandalinayla ödendi.

Türk tekstilinin temeliydi. Fabrika bünyesinde, Nazilli halkına, özellikle genç kızların meslek edinmesi için ücretsiz kurslar düzenleniyordu, okuma yazma kursu veriliyordu. Civar köylere sağlık personeli gönderiliyordu, hastalar tedavi ediliyor, ücretsiz ilaç veriliyordu, bölgedeki sıtma salgını, fabrikanın sağlık ekibi tarafından kurutuldu. İşçilerin 264 dairelik, bin kişilik lojmanı vardı. Hamam vardı, sadece işçilere değil, Nazilli halkına da açıktı. Altı ayda bir yöre halkına ücretsiz basma dağıtılıyordu".

Atatürk tarafından açılmıştı.

Sümerbank Basma Fabrikası.

Yılmaz Özdil aynen böyle anlatmıştı.

17 Mart 2017 tarihli yazısıydı...

Genç Cumhuriyetimizin.

İlk ve en önemli.

Ekonomik ve Sanayi.

Hamlesiydi...

Cumhuriyetin 14. yıldönümüydü.

Küçük bir kentti.

Nazilli.

Buradan başlayacaktı sanayi...

Halk fakirdi.

Giysisi.

İyi değildi.

Girişim tümüyle halka yönelikti...

Halk tanıştı basmayla.

Pazenle ve de güzel fistanlarla.

İmal ediliyordu metrelerle.

Tonlarla...

Yıllar boyu sürdü.

Büyük bir ihtiyacı gördü.

Ulusal ekonomimize katkı yaptı.

Sonunda da kapatıldı...

Gittik Nazilli'ye.

Bir cumartesi gününde.

Dolaştık cennet bahçesinde.

Metruk binaların içinde...

Yıllardır takır takır çalışan.

Yüzlerce işçisiyle, memuruyla.

Koca bir fabrika.

Sessiz, eylemsiz öylece orada durmakta...

Gezdik fabrika alanında.

Hüzünlü duygularla.

9 Ekim 1937 tarihli.

Elde kalan şu tek plakayla...