Biz hep böyle mi idik, yoksa zaman içinde mi tükenip bittik.

Son zamanlarda sıklıkla bunları düşünüyorum. Hatta kafa patlatıyorum.

Nasıl bu kadar kötü, habis ruhlu ve hain olabildik.

Bu benim işim değil. Toplum bilimciler ve sosyologlar oturup düşünüyorlardır elbette.

Ancak kendi adıma ve vicdanımı az da olsa rahatlatmak için sesli düşünüyorum.

Zaman zaman yazıyorum, konuşuyorum, soruyorum insanlara.

Bireysel vicdandan ziyade söz etmek istediğim, toplumsal vicdandır.

Çünkü toplumsal vicdan bireysel vicdandan daha önemlidir.

Bireysel vicdanımızı biz kendimiz yargılar, muhakeme edebilir, iyi veya kötü bir karara varabiliriz.

Çünkü herkesin içinde kendine ait bir yargıcı vardır zaten.

Ama toplumsal vicdanı muhakeme etmek mümkün değildir.

Toplumsal vicdanın ortak bir bilinci olmayınca ahlak erozyonu altında çökmek elbette doğaldır.

Türkiye her gün biraz daha ahlak erozyonu altında çöken bir ülkedir.

Benim kendi gözlemlerime göre çok uzun bir süreçten beri Türkiye'de değişen bir insan profili var.

Ahlaksızlık adeta salgınlaşan bir hastalığa dönüştü.

Bu habis virüs tüm insanlığı sardı neredeyse.

Size gözünüzde canlandırmanızı istediğim bir kaç görüntüyü yazacağım.

Bir alışveriş merkezinde Fashion's night out denilen bir çılgınlığa rastladım bir kaç yıl önce.

Gece yarılarına kadar elde kadehler, şampanya içip sabahlara kadar alışveriş edenler. İçkiler, pastalar havada uçuşuyor. Sahte geyşalar ellerinde yelpazeler.

Yanı başımda g-stringinin ipleri görünen kızlar. Göbeği açık, kalçaları nereyse görünen kızlar.

Hemen yanında kara çarşaflı, sırf gözleri görünen, cinsiyetinin dahi ne olduğunu anlamadığım kapalı kadınlar. Her ikisi de beni eşit manada rahatsız eden insan seli.

Bense en taşralı halimle tabiri caiz ise ağzım açık izliyorum olup biteni.

Bize ne oldu? Nereye gidiyoruz biz?

Ve... Biz böyle miydik?

Daha fazla anlatıp insanları rencide etmek istemiyorum. İşin tuhafı ise bunlara yapılan yorumlar.

Olay aslında o kadar vahim ve trajedikti ki..

Toplumun bir boyutunun ne kadar da acıklı bir durumda olduğunun göstergesiydiler.

Ya da aşağıda sizlere soracağım soruların cevaplarına ne dersiniz?

Bir yerlerde bir çocuk ağlıyor gecenin içinde, umurunda mı?

Bir anne çöp kovalarını karıştırıyor bir parça ekmek için, umurunda mı?

Bir ambulans geceyi yırtarak ilerliyor, umurunda mı?

Bir asker elde silah ayazda. Gez, göz, arpacık, umurun da mı?

Anneleri zehirlenen köpek yavruları boş memeleri emiyorlar, umurunda mı?

Gözleri oyulan kedi bir köşe de ağlıyor, umurunda mı?

Toplumu toplum yapan tek unsurdur vicdan ve ahlak.

Öncelikle analar, babalar eğitilmelidir. En iyi ve ilk eğitim evde annenin verdiği eğitimdir. Duygusal ve sosyal zeka evde başlar.

Okullarda Kur'an derslerinden önce cinsel eğitim dersleri verip bunun bir tabu olmadığı çocuğa öğretilmelidir. Emeklemeyi bilmeden dua etmeyi öğrenen çocuklar bilimsel anlamda ne öğrenebilir?

Bizler ana karnındaki cenin ile meşgul olduğumuz için ilerde bu çocukların yüzüne dahi bakamayacağız.

Zorla tecavüz edilen kadınlar hamile kaldığı, bu tecavüz çocuğunu doğurmak zorunda bırakılıyor, akıl almaz yasa ile.

Kadın nasıl aşağılanır onu öğrenirler. Taciz, kesme, işkence, öldürme dürtüleri ile eğitilen bu çocuklar ilk şiddeti evde görüp, ilk yarayı evde alıp, şuur altına hapis ederler.

Günü ve zamanı geldiğinde o şiddet potansiyel bir güç olarak patlayacaktır.

İşte tam da bizim toplumumuzda olduğu gibi.

Toplumu toplum yapan tek unsurdur vicdan ve ahlak.

Nasıl öfkelenmem memleketin bu hal-ü perişanlığına?

Ya sen? Senin de umurunda mı?

SOKAKLAR SOĞUK VE ISSIZ

ONLAR İÇİN BİR KALP SEVGİ ... BİR KAP YEMEK LÜTFEN...