Mazhar Osman Ruh Sağlığı Hastanesi Çocuk ve Ergen psikiyatri klinik sorumlusu Doç.Dr. Gül Karaçetin internet bağımlığının giderek yaygınlaştığını söylüyor.

İnternet bağımlılığı Güney Kore ve Japonya da halk sağlığı problemi olarak adlandırılırken , İngiltere'de internet bağımlılık klinikleri kurulmakta.

Ülkemizde ise gerçekten sari hastalık haline geldi internet.

İnsanlar gayet robotik oldu. Konuşmak dahi unutulacak yakında.

Kelime dağarcığı zaten çok dar olan bir millet olarak yakında işaretleşerek anlaşmaya çalışırsak hiç şaşmam.

İnsanlar bütün gün bilgisayarlarından, tabletlerinden ve telefonlarından başlarını kaldıramaz oldular.

Direksiyon başında video çekenden tutun , paylaşım ve özçekim yapanları her an görmek mümkün. Çocuklar ise internet karşısında açlıklarını dahi hatırlayamaz oldular.

Bebeler ise elinde telefonla doğuyorlar. Akıllı telefonları izleyerek yemek yiyorlar ve hatta uyuyorlar. Telefonla büyüyen gelişmeye çalışan çocuklar kaygı verici.

Ebeveynler ise zaten sorumsuz. Hemen hepsi çocuklarına kendi isimleri ile değil de "Babacığım , anneciğim " şeklinde hitap ettiklerinden zaten şimdiden öz güvensiz çocuklar yetiştirmenin temel taşlarını örmekteler.

Halen ve ısrarla akılsız telefon kullandığımdan çocuklar elimdeki telefonu görünce uzay oyuncağı sanarak ilgiyle bakıyorlar. Büyükler ise keza...

Bu memlekette herkesin ama herkesin elinde bir telefon. Gez göz arpacık internet.

Çok önemli bir toplantıda konuşmacı kürsüde hitap ederken insanlar oturduğu yerde elindeki telefona baktıklarında ben kahroluyorum.

Bu önce konuşmacıya hakaret sonra da insanın kendisine saygısızlığıdır.

Ha ! konuşmacıyı ret ederek salonu terk etmişsin. Ha ! telefonunu izlemişsin.

Bazen müdahale etmemek için kendimi frenliyorum.

İnternet üzerinde yayımlananlar denetimsiz. Hatta telefona gelen yönlendirmeler dahi akıl dışı.

Vurdulu , kırdılı , öldürmeli savaş oyunları . Her şey yenmek , öldürmek , kazanmak hırs üzerine kurgulanmış . Oysa Kazanmak kadar kaybetmek de var hayatın içinde .

Günün en popüler nesnesi ise silah. Çocuk büyük fark etmeksizin.

Canavarlaşan bir toplum ve canavarlaşan bir kültür animasyonu içinde adeta boğulmaktayız.

Öz güvensiz , haşin , hain , acımasız çocuklar.

Kendini beğenmiş , ukala , saygısız boş kafalı bir gençlik ve nesil yetişmekte.

Akıl keskin bir kılıçtır. Bir tarafı dost bir tarafı düşmandır.

Aklımızı iyi eğitim , sevgi ve dostluk üzerine kurgulamalıyız.

İyi bir eğitim almış ve işini severek yapan bir genç ile tanıştım.

Beni çalıştırırken klasik müzik dinliyor. Sürekli kitap okuyor.

Böylelerini görmek insanı her şeye rağmen umutlandırıyor.

Ona " Karamazov Kardeşler " ve "İnsanlar ve Fareler " adlı kitapları aldım hediye etmek için.

Ne tuhaf , düşünüyorum da insanın kitap armağan edebileceği insan sayısı bile çok azaldı.

Genç adamın kitapları ve okumayı çok sevdiğini söylerken gözlerindeki ışığı görmeliydiniz.

Kitap , çiçek , çikolata en güzel armağanlardır. Anlamlı armağanlardır.

Ancak çikolata bile ağzımızın tadını yerine getiremez artık.

İnternet kafe dedikleri yerlere bazen gitmek zorunda olduğumda manzara korkunç.

Bütün gençler ve dahi çocuklar bir monitörün önüne çöküp esir olmuş vaziyette savaş oyunları oynamakta. Sonrası malum zaten. Ölümler cinayetler ve intiharlar.

" Hiç insan öldürmediği halde , bir katilden daha cani insanlar gördüm , umudumuzu öldürenleri gördüm " Diyen Dostoyevski' ye katılmamak mümkün mü ?

Bir de bugünleri görseydi rahmetli.

Umudumuzu dahi öldürenleri...

BARINAKLARI ZİYARET EDİN. ÖYLE İÇTEN ÖYLE KALPDENDİRLERKİ; ONLAR.

YÜREK YANAR,DİL SUSAR,GÖZLERİNİZ DOLAR. BARINAKLAR BUZ GİBİ SOĞUK.