Çocukluk yıllarımızda,elinde uzun bir sopa,
göğsünde siyah metal plaka üzerinde
Bakar körüm yazılı tabelayla
dolaşan insanlar vardı...
Aklım ermezdi bir türlü...
Bakıp da görememek olur muydu?..
Yaşımız kemale erince; esas körlüğün
yüreklerde olduğunu farkettim...
Gerçek körlük,gönül gözünde...
Doğruyu gördüğü ve bildiği halde
kasıtlı olarak yanlış diyenler bakar kör...

* * *

Bir bilge kişi, çölde öğrencileriyle otururken demiş ki;
- Gece ile gündüzü nasıl ayırt edersiniz? Tam olarak ne zaman karanlık başlar ne zaman ortalık aydınlanır?..
Öğrencilerden biri;
- Uzaktaki sürüye bakarım demiş, Koyunu keçiden ayıramadığım zaman akşam olmuş demektir.

Başka bir öğrenci söz almış ve Hocam demiş, İncir ağacını, zeytin ağacından ayırdığım zaman, anlarım ki sabah başlamıştır.

Bilge kişi, uzun süre susmuş. Öğrenciler meraklanmış ve Siz ne düşünüyorsunuz Hocam? diye sormuşlar.

Bilge kişi şöyle demiş;

- Yürürken karşıma bir kadın çıktığında, güzel mi çirkin mi, siyah mı beyaz mı diye ayırmadan ona bacım diyebildiğimde ve yine yürürken önüme çıkan erkeği, zengin mi yoksul mu diye bakmadan, milletine, ırkına, dinine aldırmadan, kardeşim sayabildiğimde anlarım ki; sabah olmuştur, aydınlık başlamıştır...

Bugününüz dünden daha iyi olsun. Mutlu ve huzurlu günler dileğiyle...