Günümüzde birçok kadın hem iş hayatında aktif bir rol üstleniyor hem de evde çocukları ve ailesi için sorumluluklarını yerine getiriyor. “Çalışan anne” olmak, zaman zaman büyük bir denge kurma mücadelesine dönüşebiliyor. Bu durum sadece fiziksel değil, duygusal ve psikolojik açıdan da birçok etki yaratıyor. Peki, çalışan annelerin psikolojisi nasıl etkileniyor?
Çift Rolün Getirdiği Yorgunluk
Çalışan bir anne sabah işe gitmeden önce kahvaltıyı hazırlar, çocukları okula hazırlar ve belki de evin toparlanmasıyla uğraşır. İş yerinde ise tıpkı diğer çalışanlar gibi performans göstermek zorundadır. Akşam eve döndüğünde ise onu bekleyen ikinci bir mesai başlar: Yemek hazırlığı, ödev kontrolü, çocuklarla ilgilenmek… Bu yoğun tempo, zamanla hem bedensel hem de zihinsel bir yorgunluğa yol açabiliyor.
Suçluluk Hissi ve Yetersizlik Kaygısı
Birçok çalışan anne, çocuklarıyla yeterince vakit geçiremediğini düşünerek suçluluk hissiyle başa çıkmaya çalışıyor. Özellikle çocuk hasta olduğunda ya da okulda özel bir etkinlik olduğunda işe gitmek zorunda kalmak, annelerde "yetersizim" duygusunu tetikleyebiliyor. Bu da özgüven eksikliğine ve stres seviyesinin artmasına neden olabiliyor.
Destek Gören Anneler Daha Mutlu
Araştırmalar gösteriyor ki aile bireylerinden veya iş yerinden destek alan annelerin psikolojik dayanıklılığı daha yüksek. Eş desteği, esnek çalışma saatleri ve iş yerinde anlayışlı bir yönetici gibi unsurlar, bir annenin hem kariyerinde başarılı olmasını hem de çocuklarıyla sağlıklı bir ilişki kurmasını kolaylaştırıyor. Sosyal çevre desteği de bu süreçte oldukça kıymetli.
Annelik Güçlü Bir Duruştur
Çalışan anne olmak, zaman zaman zorluklarla dolu bir yol gibi görünse de bu süreci daha sağlıklı ve dengeli geçirebilmek mümkün. Annelik, her haliyle başlı başına güçlü bir duruştur. Ancak bu süreçte kendine iyi bakmayı ihmal etmeyen anneler, hem çocuklarına hem de çevrelerine daha sağlıklı bir enerji yansıtır.
