Haziran 2018 seçimlerinden sonra kendimce siyasetle ilgilenmeme/yazı yazmama kararı vermiştim. Bu haftaya kadar da bu kararıma uydum.

Kimse merak etmesin: kararım değişmedi; tıpkı sevdamın, ülkümün hayallerimin değişmediği gibi..

15-16 yaşımızda ülkü denen nazlı gelinle tanıştım. O zamanlar adı Türkçülük'tü. Sonra siyasi bir boyut aldı; adı da ülkücülük oldu.

Hep beraber o sevdanın peşine takıldık.

Vurulup düşen arkadaşlarımız oldu. Dev gibi yıkılıp kalan; genç yaşta toprağa girenlerimiz oldu.

Yaşayanlar tesadüfen yaşadı. Acımasız yönetimler elinde hayatları karardı.

Senelerce zindanlarda kalıp; dışarı çıktıklarında bir lokma ekmeğe muhtaç olanları gördük.

"Of" demedik.

Zira biz, "aşk hiç bir zaman pişmanlık duymamaktır" diyenlerdendik.

Ankara'da kapılar yüzümüze kapatıldığında sessiz kaldık. Görevlerimizi yapmaya devam ettik.

Ayak oyunlarını sineye çektik.

Tek bir kuralımız vardı....

"Madem ki sen varsın; madem ki ben varım.... Dualarım üzerine olsun Aziz Türk Milleti" diyorduk.

Bize bir haller oldu.

Ülkücüler iki parçaya bölünmüş.. Birisi Tayyip Bey'in peşinde; diğeri CHP ile kol kola girmişler..

Birbirleri aleyhlerine demediklerini bırakmıyorlar.

Kutsallarımızı sorarsanız: Yerlerde sürünüyor...

Birileri de çıkıp demiyor ki: "BEYLER SAĞ KOLLARINA GİRDİĞİNİZ BU SİYASİ PARTİLERİN SOL KOLLARINDA DA HDP VE ONUN SİYASİ UZANTILARI VAR."

AKP, güneydoğudaki oyları alabilmek için HDP tabanına şirinlik muskaları gönderiyor.

CHP, -benzer şekilde- belirli vilayetlerde HDP ile üstü örtülü anlaşmalar peşinde.

MHP, -son bilgilere göre- 6 vilayet ve 60 ilçedeki belediye başkanlıkları için pazarlıklar yapıyormuş.

Akla gelen soruşu: MHP, dört yıl önceki seçimde kaç belediye başkanlığı kazanmıştı?

El cevap: 2 büyük şehir, 4 il, 79 ilçe, 45 belde olmak üzere toplam 130 belediye başkanlığı...

Şimdi ise, yaklaşık yarısı için pazarlık yapılıyor..

Yani en iyi ihtimalle yarı yarıya düşüş...

MHP yönetimi bunu peşinen kabul etmiş durumda; pazarlıklara devam ediyor.

Bu hedef doğrultusunda "ülkücü kimlik" yerlerde sürükleniyor.

Öbürleri daha mı iyi veya masum?

"15 Temmuz'da başbakanım" diyen mantık, % 25'lerden % 7'ye düşmeyi zafer olarak sunmaya devam ederken; varlığını devam ettirebilmek için CHP'ye yaklaşmaya çalışıyor.

Çünkü... yalnız başına mücadele edecek gücü ve potansiyeli yok.

Liderlerinin kamuoyunun kendisine sağladığı krediyi kullanamadığının ve bundan sonra da "ümit" olamayacağının...

Ve dahi bu seçimde başarılı olamadıkları takdirde "yok olmaya mahkum" olduklarının farkındalar.

Ol sebeple, sol kolunda HDP'yi taşıyan CHP'nin, sağ koluna takılmakta beis görmüyorlar.

Ve benim ülkücü kardeşlerim bu kamplaşmalardan birine uymak zorunda bırakılıyor.

İnanın tüm bunları yazmamak düşüncesindeydim...

Ama....

Son yaşanan olay hepsinin üzerine tüy dikti.. Bardak falan kalmadı.

YETTİ GARİ...

Konu belli.

İYİ Parti'nin tabelalara Türkiye Cumhuriyeti (T.C.) ibaresinin yeniden getirilmesine ilişkin verdiği önerge, AK Parti'nin ret, MHP ve HDP'nin çekimser oylarıyla kabul edilmemiş.

HDP bile açıkça "hayır" diyememiş; çekimser kalmış.

Peki ya MHP'li "ülkücü" milletvekillerine ne olmuş?

Soruyorum:

Beyler, sizin ülkünüz, idealiniz varlık sebebiniz nedir?

O koltuklarınız o kadar mı kıymetli ki... Tüm kutsallarınıza sırt dönüyorsunuz?

Birçoğunuzla ortak geçmişimiz var. Hukukumuz var.

Size diyecek söz bulamıyorum..

Geçmişinizi bilmesem.. Bu kadar üzülmezdim…

Geçmişin kurt başlı; kurt bakışlı; canını feda-kanını sebil eden yiğitlerinden utanıyorum. Yarın-birgün gerçek alemde karşılaştığınızda yüzlerine nasıl bakabileceksiniz? Merak ediyorum…

Yaşadığım/yaşattığınız güne...

YAZIKLAR OLSUN!....