Hayatta en sevdiğim kelimelerden biridir ''fedakarlık''. Hepimiz fedakarlık sıkça kullanmışızdır. Evlilikte, ikili ilişkilerde, iş ilişkilerinde arkadaşlık ilişkilerinin yapı taşıdır. Fedakarlık, kişinin kendi çıkarlarını gözardı etmesi, kendinden taviz vermesi ve hatta gerektiğinde zarar görmesi olarak tanımlanabilir. Gerektiğinde büyük bir cesaret isteyen bu durum, bencillikten kurtulmanın en önemli adımıdır. Bir insan, kendini düşünmediği diğer insanları da önemsediği durumlarda yalnızca fedakarlıkta bulunabilir. Diye düşünürken aslında gizli bir tanımı olduğunu fark ettim babam sayesinde…

Feda eşittir kar. Fedalar gizli karlar verir insana. En önemlisi iç huzurdur. Hayattaki en önemli olgu vicdandır. En önemli kar hayatta her zaman vicdanı sorgulamadan yaşamaktır. Sorumluluklarını yerine getirmenin iç huzuru bambaşkadır. Hayat bir yakınma olarak algılanamayacak kadar kısadır. Fedakarlık yapmak insana, insan olduğunu hatırlatan, kendi benliğine kavuşturan çok önemli bir duygudur. Bundandır ki fedakarlık, her insana iyi gelebilecek niteliktedir. Her insan bencil yapısından kurtulup, fedakar olmaya giderse, toplum ben merkezli insanlarla değil, başkaları için kendinden bir şeyler feda edebilecek bireylerle donanır. Huzurla birlikte yaşayabilmenin en temeli budur. Feda her zaman bir kardır. Bazı karlar hayatın içinde gizlenir. Ancak kendimize döndüğümüzde fark edebiliriz.

Her insan fiziki olduğu kadar yapı olarak da farklı özelliklere sahiptir. İnsanların bir kısmı yalnızca kendi çıkarlarını düşünürken, başka bir kesim hayatını diğer insanların mutluluğuna adamıştır. Bu şekilde hareket eden insanlara dikkat ediniz. Her ne kadar zaman zaman olumlu hareketlerle karşılaşmasalar da her zaman huzurlu insanlardır. Vicdanlarını sorgulamak yükünden kurtulmuşlardır. Fedakar olmak her şeyden önce yardımseverliği, iyiliği ve saflığı içermektedir. Elbette çalışmak, başarılı olmak, çok para kazanmak önemlidir. Daha mutlu ve huzurlu bir yaşam sürebilmek için yaşam standartlarının yüksek olması gerekmektedir. Fakat fedakarlık yapmaktan rahatsız olmak insanı kendi öz benliğinden uzaklaştıracak ve mutsuz olmasına neden olacaktır. Özellikle pişmanlık gibi bir duygu ile birleştiğinde yapılmayan bir eylem, gelecekte daha büyük mutsuzlukları beraberinde getirecektir. Bu durumda kazanılan paranın, başarılı bir hayatın hiçbir önemi kalmayacaktır. Hayatta hiçbir kar elde edilemeyecektir. Çünkü gerekli fedalar yapılmamış olacaktır. Fedakarlığa verilebilecek en güzel toplumsal örnek Beşiktaş'tır. Koyu bir Beşiktaşlı olarak en gurur duyduğum dönem FEDA dönemidir. Takımın yakaladığı havayı bozmak istemeyen futbolcular, maddi konuları lig bittikten sonra yönetimle konuşmak için fikir birliğine varmıştı. Yönetim kurulu, şampiyonluk halinde tüm futbolculara süper prim dağıtacağını belirtmişti. Sonuç; şampiyonluk gelmedi. Asıl sonuç; kendi emeği ile her işin altından kalkan sosyal sorumluluklarını her zaman yerine getiren VİCDANINI asla sorgulamayan kocaman bir taraftar GURURU!

Fedakarlığın en güzel yanı yaptıklarının boşa gitmediğini bilmektir. FEDA-KARLIK dolu pazarlar…