n
n
n
n
n Hayata değil ama olaylara kötü yönlerinden bakarım çoğu kez. Hele de söz konusu kent ve ülke olunca. Ve hele de herkes “muktedirlerin yanlışlarını” bile bir “başarı öyküsü” gibi alkışlama yarışına girdiğinde. Hayalin gerçeklerin önüne geçtiği, aklı ve basireti sürgüne gönderen çılgınlığın proje uzmanlığına soyunduğu ve hezeyanların sorgulanmadan alkışlandığı bir dönemde birilerinin “kral çıplak” demesi gerektiğine inanmışımdır. Ve ondan olsa gerek, çoğu zaman “felaket tellalı” suçlamasına maruz kalmayı göze almışımdır.
n
n
n
n Her şey de kötü değil, iyi şeyler de oluyor bu ülkede. Israrla ve inatla suçlanan bazı kurum ve kuruluşlar, durmadan sövülen geçmiş, ortaya çıkan bilgi, belge ve gerçekler karşısında yavaş yavaş aklanıyor. En azından artık eskisi hoyratça suçlanmıyor, horlanmıyor.
n
n
n
n Başbakan’ın Trakya gezisi bu açıdan oldukça ilginç geçiyor. Pınarhisar’da konuşurken, “1913 yılında, Enver Paşa, işgal altındaki toprakları kurtarmak, Türk şehirlerini geri almak için bir hareket düzenliyor. O sırada ne diyorlar biliyor musunuz? Çok ibretlik “Edirne’ye Enver gireceğine Bulgar girsin” diyorlar. Osmanlı parçalansın da kazanan her kim olursa olsun. İşte yüz yıl önce bu topraklarda bunu söyleyenler vardı. Ne yazık ki şu anda da aynen bunu söyleyenler, bu tavrı gösterenler var” diyor.
n
n
n
n Başbakan bu sözleri kendisine yapıldığını düşündüğü haksızlıkları anlatmak için söylüyor ama aynı zamanda Enver Paşa’yı da savunuyor, adeta kahramanlık ve vatanseverliğini vurguluyor, onun da br şekilde haksızlığa uğradını ifade ediyor.. “Edirne’ye Enver gireceğine Bulgar girsin” diyenler Hürriyet ve İtilaf Partisi mensupları. Şu Damat Ferit Paşa var ya işte onun partisi. Hani şu mütareke döneminin partisi, hani şu Sevr kepazeliğini kabul edenlerin partisi. Başbakan’ın söyledikleri Osmanlıyı bilmeden Osmanlıcı kesilen bazılarının hiç hoşuna gitmeyecektir, ama doğrudur, tarihi gerçektir. Enver’in “Teşkilat-ı Mahsusa” fedaileri sadece Edirne’ye girmekle, ecdat yadigarı serhat şehrini kurtarmakla kalmamışlar, daha ileriye de yürümüş ve Türk tarihinin ilk cumhuriyetini kurmuşlardır: 1913 Garbi Trakya Türk Cumhuriyeti. Bu bilinmeyen maceranın unutulmuş kahramanaları başta Süleyman Askeri Bey, Çerkez Tevfik Bey, Nuri Conker olmak üzere hepsi nur içinde yatsınlar.
n
n
n
n Sayın Başbakan, ilk gün Pınarhisar’da Enver Paşa’yı “işgal altındaki toprakları kurtarmak, Türk şehirlerini geri almak için hareket düzenleyen” ve bunu yaparken “haksızlığa uğrayan” bir insan olarak tanıtırken aynı zamanda uzun bir süreden beri “ağzına almamakla” suçlandığı “Türk” kelimesini de kullanıyor.”Türk şehirleri” ifadesini umarım Yasin Aktay da okumuştur ve dilerim ki gereken cevabı aldığını idrak etmiştir ya da edecektir.
n
n
n
n Sayın Erdoğan, gezinin ikinci günü gittiği Tekirdağ’da daha ileri bir adım atmış ve “anayurdu demir ağlarla örme” konusunda da Atatürk’ün hakkını teslim etmiştir. Daha önceleri “Neyi ördün? Ördüğün mördüğün yok! Biz örüyoruz” derken bu sefer “Biliyorsunuz marşta demir ağlarla ördük anayurdu dört baştan diyorlardı. Bugüne kadar Gazi den sonra, bir kilometre demir ağlarla ören var mı bizden başka. Gazi Mustafa Kemal gitti, orada bitti” demiş.
n
n
n
n
n
n
n
n Doğrudur; Gazi Mustafa Kemal Atatürk gitmiş, demiryolu bitmiştir. Ve doğrudur Atatürk’ten sonra en çok demiryolu Sayın Erdoğan’ın zamanında yapılmıştır ama hala Atatürk’ün yaptığına yetişememiştir. Bir de şu var ki, Türkiye’de en az demiryolu Başbakan’ın “ustalarım” dediği Adnan Menderes ve Turgut Özal döneminde yapılmıştır.
n
n
n