Dün belediye otobüsünde baygınlık geçiren ve cankurtaranla hastaneye kaldırılan
öğrencinin fotoğraflarını gazetenin haber havuzunda gördüm...
Fotoğrafı çeken arkadaşımız Haydar Öztürkten genç kızın ÖSS stresiyle fenalaştığını öğrendim...
Bu hal, öğrencinin içinde bulunduğu
psikolojik baskının dışa vurumuydu...
Benim de evladım yarın ÖSSye girecek. O anda çocuğumun
neler yaşadığını bir kere daha sorguladım. Bilmeden üzerinde
bir baskı kurdum mu acaba ? diye...
Defalarca sınavda başarısız olursa,
bunun dünyanın sonu olmadığını söylediğimi biliyorum...
Ancak, madalyonun farklı öbür yüzünde
başka bir gerçek var... O da sorumluluk bilinci taşıyan çocuğun
kendi kendine oluşturduğu baskı...
Mesala, ona iyi bir eğitim aldırabilmek ve hayata hazırlayabilmek için verdiğim çabayı anlıyor olması
bir baskı unsuru değil midir?..
Dersaneye ödenen bedelin boşa gideceğini düşünmesi
onu rahatsız etmez mi?..
Yani empati meselesi...
Bu yüzden de Hayırlısı neyse o olsun
diyorum...
Çocuğumun kapasitesini biliyorum ve ona göre de bir beklenti içindeyim...
O da yıl boyunca girdiği hazırlık testlerinden kendi seviyesinin farkında...
Hayal kırıklığı yaşamam...
Hangi kariyer,hangi para veya hangi başarı
evlattan daha değerli olabilir?..
Dün o genç kız belediye otobüsünde
baygınlık geçirmeseydi,
belki de bunları yazmayacaktım...
Aslında kendimi anlatarak,hepimizin durumunu ortaya koymaya çalıştım...
Hani şu meşhur banka reklamını çağrıştırır gibi:
Yok birbirimizden farkımız, çünkü biz babayız...
Çocuklarımızı sınav öncesinde
kaygı, endişe ve baskıdan uzak
tutabilirsek, onların başarısına katkı verileceğine
inanıyorum...
Bu özgüvenle sınava giren çocukların heyecandan
bildiklerini unutmayacağından da eminim...
ÖSSyi kaybetmek dünyanın sonu değil,
önemli olan evladı kazanmaktır...
Allah, sınava girecek olan bütün çocukların
yar ve yardımcısı olsun!..