Yaz aylarıyla birlikte kırsal bölgelerde sıkça karşılaşılan kene vakaları, bu yıl önceki senelere kıyasla hem daha erken dönemde hem de daha yüksek sayılarda görülmeye başladı. Uzmanlar, Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) vakalarının artmasında, özellikle nisan ayından itibaren gözlenen kuraklığın etkili olduğunu belirtiyor. Türkiye genelinde pek çok şehirde görülen bu vakalar, hem hastanelerde hem de kırsal alanlarda alarm durumuna yol açtı.
Vakalar Nisan Ayında Başladı, Sayılar Şaşırttı
Sivas, Amasya, Tokat ve Yozgat gibi KKKA'nın endemik olduğu illerde kene ısırmasına bağlı vaka artışı dikkat çekiyor. Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Hastanesi’nin verilerine göre, 2019'da 122 KKKA vakası görülürken, yalnızca Mayıs 2024 itibarıyla 40 hasta kayıt altına alındı. Sivas’ta yıl başından bu yana 6 kişi yaşamını yitirdi. Hatta İstanbul gibi risk seviyesi düşük kabul edilen bölgelerde bile artış var. Prof. Dr. Nebahat Bulut, İstanbul’un Sultangazi ilçesindeki artışı sosyal medya üzerinden paylaşarak yetkilileri uyardı.
“Vakalar Önceki Yıllara Göre Katlandı”
Marmara Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ayşen Gargılı, haziran başı itibarıyla Türkiye’nin farklı bölgelerinde KKKA vakalarının geçmiş yıllarla karşılaştırıldığında birkaç kat arttığını ifade etti. Özellikle mevsim normallerinin altında kalan yağış miktarının, kenelerin daha hızlı aktif hale gelmesine neden olduğu belirtiliyor. Gargılı, nisan ayından itibaren yağışların %27.2 ile %43.2 arasında azaldığını ve bu iklimin keneler için uygun bir yaşam alanı oluşturduğunu kaydetti.
İki Hastalık, İki Tehlike: KKKA ve Lyme
Türkiye’de kene kaynaklı olarak iki ciddi hastalık görülüyor: KKKA ve Lyme. KKKA, daha çok Hyalomma marginatum türü keneler tarafından taşınırken; Lyme hastalığı Ixodes türü kenelerle bulaşıyor. KKKA daha çok İç Anadolu ve Karadeniz’in iç kesimlerinde yaygınken, Lyme hastalığı Marmara kıyılarında görülüyor. Hyalomma cinsi keneler, sıcak ve kuru iklimleri tercih ederken Ixodes türü nemli bölgeleri seviyor.
Yılda Ortalama 1000 KKKA Vakası
Türk Tabipleri Birliği Başkanı Prof. Dr. Alpay Azap’a göre, her yıl ortalama 1000 KKKA vakası teşhis edilirken, Lyme hastalığına yakalananların sayısı 100’ü geçmiyor. Bunun nedeni, Lyme’ın bulaşması için kenenin vücutta en az 24 saat kalması gerektiği halde KKKA’nın çok daha kısa sürede bulaşabilmesi. Ayrıca Türkiye’deki Ixodes kenelerinin bakteri taşıma oranı da oldukça düşük.
Hastalığın Belirtileri Farklılık Gösteriyor
Prof. Dr. Azap, KKKA’nın bazı durumlarda hafif grip semptomlarıyla atlatılabildiğini, ancak bazı hastalarda yüksek ateş, baş ağrısı ve kas ağrısıyla ağır bir seyir izleyebildiğini ifade etti. Hastalık ilerledikçe kanamalar başlıyor ve organ yetmezliği riski ortaya çıkıyor. Ölüm oranı ise yoğun bakıma ihtiyaç duyulan ağır vakalarda %25’e kadar çıkabiliyor. Genel vakalarda ise %5 oranında ölüm görülüyor.
Kimler Daha Fazla Risk Altında?
Kırsal bölgelerde çalışan tarım işçileri, çobanlar, orman görevlileri ve açık arazide görev yapan askerler risk grubunda. Prof. Dr. Azap, kene vücutta ne kadar uzun süre kalırsa virüs yükünün o kadar arttığını, bunun da hastalığın şiddetini etkilediğini vurguluyor.
Kene Isırığında Ne Yapılmalı?
Uzmanlar, kırsal alanda geçirilen zaman sonrasında vücudun mutlaka detaylı olarak kontrol edilmesini öneriyor. Kene yoğunluğu olan bölgelerde kene kovucu ürünler kullanılmalı. Vücuda yapışan keneler, steril bir cımbızla yavaş ve düz bir hareketle çıkarılmalı. Keneyi koparmak ya da üzerine kimyasal dökmek önerilmiyor. En güvenli yöntem, sağlık kuruluşlarına başvurmak. Prof. Dr. Azap, kuluçka süresinin 10 gün olduğunu ve bu süre boyunca yüksek ateş gibi belirtilerin izlenmesi gerektiğini belirtiyor.
Yeni Tehdit: Çin Kökenli Kene Türkiye’de
Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Haemaphysalis longicornis isimli yeni bir kene türü üzerine araştırmalar başlattı. Prof. Dr. Adem Keskin’in yürüttüğü çalışmada, bu türün Çin, Japonya ve Kore kökenli olduğu ve ilk kez 2024 yılında Türkiye’de tespit edildiği bildirildi. İstanbul’da bazı köpeklerde enfestasyona neden olan bu kene, ABD’de 2017’den bu yana 15 eyalete yayılmış durumda. Uluslararası Parazitoloji Dergisi'nde yayımlanan bir çalışmada istilacı olarak tanımlanan bu türün insanlar üzerindeki etkisi henüz net değil.
Keklik Salmak Etkili Bir Yöntem mi?
Keneyle mücadelede doğaya keklik salınması zaman zaman gündeme geliyor. Ancak İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Veteriner Fakültesi’nden Prof. Dr. Murat Arslan, bu yöntemin beklenen sonucu vermediğini ifade ediyor. Çünkü erişkin keklikler, kenelerin larva ve nimf dönemleriyle beslenirken, KKKA taşıyan erişkin Hyalomma keneleri genellikle toprak çatlaklarına saklandığından bu yöntem etkisiz kalıyor.
Sığırlara Akarisit Uygulaması En Etkili Çözüm
Prof. Dr. Arslan’a göre, KKKA’nın yaygın olduğu bölgelerde, sığırlara düzenli olarak akarisit uygulanması en etkili mücadele yöntemi. Bu uygulamanın meraya çıkış öncesinde başlaması ve düzenli şekilde sürdürülmesi gerekiyor. Akarisitlerin et ve süt ürünlerine kalıntı bırakmaması için veteriner hekim kontrolünde yapılması da büyük önem taşıyor. Kene mücadelesi, yalnızca birkaç hayvanda değil, tüm sürülerde entegre şekilde uygulanmalı.
KKKA’da 22 Yılda 17 Bin Vaka, 819 Can Kaybı
Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi vakaları Türkiye’de ilk olarak 2002 yılında ortaya çıktı. 2003’te kesin tanı konulmasının ardından geçen 22 yılda toplam 17 bin 132 kişi bu hastalığa yakalandı. Bu hastaların 819’u yaşamını yitirdi. Bu veriler, %4.8’lik ölüm oranına işaret ediyor.