Farelerden İnsanlara: Ölümcül Bağlantı İlk Kez Doğrulandı
Tufts Üniversitesi’nin öncülüğünde, Kuzey Arizona Üniversitesi, ABD Tarım Bakanlığı (USDA) ve Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi (CDC) ile birlikte yürütülen kapsamlı çalışma, 2016–2022 yılları arasında Boston’un 17 farklı bölgesinde 328 farenin böbrek dokularını inceledi.
Analizler sonucunda, test edilen kemirgenlerin yüzde 18’inde Leptospira isimli bakteriye rastlandı. En dikkat çekici bulgu ise 2018 yılında görülen bir insan vakasının, aynı lokasyondaki farelerden elde edilen bakteri örnekleriyle neredeyse tamamen örtüşmesi oldu. Bu eşleşme, enfeksiyonun doğrudan farelerden geçtiğini ilk kez net biçimde ortaya koydu.
Leptospiroz: Sessizce İlerleyen Bir Tehdit
Leptospiroz, genellikle enfekte farelerin idrarıyla bulaşan bir bakteriyel hastalık olarak biliniyor. Kirli su birikintileri, nemli toprak ya da durgun suyla temas eden insanlar ve evcil hayvanlar kolaylıkla enfekte olabiliyor. Özellikle tropikal iklimlerde yaygın olan bu hastalığın, iklim değişikliğiyle birlikte daha serin bölgelerde de görülmeye başladığı bildiriliyor.
Genetik Haritalama ile Yeni Dönem Başladı
Çalışmanın öne çıkan bir diğer yönü ise fare böbreklerinden ilk kez başarıyla bakteri izole edilmesi oldu. Tufts Üniversitesi’nden Dr. Marieke Rosenbaum, bu gelişmenin literatürde bir ilk olduğunu vurguladı. Araştırmacılar, gelişmiş DNA yakalama teknikleri kullanarak Leptospira bakterisinin tam genetik kodunu deşifre etti.
Kuzey Arizona Üniversitesi’nden Prof. Dr. Dave Wagner ise bu teknolojilerin leptospiroz üzerine yürütülen çalışmalarda çığır açacağını dile getirdi. Wagner, “Artık bu bakterinin şehir içindeki fare kolonileri arasında nasıl yayıldığını detaylarıyla izleyebiliyoruz,” dedi.
Yüksek Risk Grubu: Evsizler ve Açık Alan Kullanıcıları
Dr. Rosenbaum, her ne kadar farelerle doğrudan temas nadir olsa da, evsiz bireyler veya kamusal alanda uyuşturucu kullanan kişilerin daha büyük risk altında olduğunu ifade etti. Hastalığın çoğu zaman düşük ateş ya da hafif halsizlik gibi sıradan semptomlarla başlaması, teşhis ve raporlamada yetersizliklere yol açabiliyor. Bazı vakalarda, antibiyotik kullanımı semptomları ortadan kaldırsa da tanı konulmadan iyileşme, resmi vaka kayıtlarını sınırlıyor.
Fare Hareketleri Haritalandırıldı
Araştırma ayrıca şehirdeki fare nüfuslarının genetik olarak ayrıştığını, her bölgenin kendine özgü bakteriyel suş taşıdığını ortaya koydu. Farelerin yaklaşık 600 metreye kadar hareket edebildiği, parklar ve doğal geçitler aracılığıyla bu mesafeleri katettiği, ancak geniş yolların bu geçişi kısıtladığı belirtildi.
Fare kontrolünün tamamen mümkün olmadığını dile getiren Dr. Rosenbaum, “Kemirgen popülasyonları üzerinde yapılan müdahalelerin, hastalık yayılımı üzerindeki etkilerini daha derinlemesine anlamalıyız,” şeklinde konuştu.
Bilim Dünyasına Yön Veren Bulgular
Araştırma sonuçları, uluslararası itibara sahip PLOS Neglected Tropical Diseases adlı bilimsel dergide yayımlandı. Uzmanlara göre, bu çalışma yalnızca fare popülasyonlarının kontrolü açısından değil, aynı zamanda halk sağlığı politikalarının yeniden şekillendirilmesinde de büyük önem taşıyor.