Başbakan Binali Yıldırım'ın geçen hafta sonunda Diyarbakır'da açıkladığı 'Doğu'ya yatırım paketi' gazetelerde manşetlerden verildi. Hükümet önümüzdeki dört yılda Doğu ve Güneydoğu'daki 23 ilde 60 milyar(eski hesapla altmış katrilyon)TL yatırım yapacak. Bu rakam özel teşebbüsün yatırımlarıyla 140 milyar TL'ye çıkacak ve her yıl 200 bin kişiye istihdam sağlanacakmış. Yatırım yapacaklara arazi hatta fabrika binası da bedava, sıfır faizli kredi. Ve üstüne üstlük ürünlere alım garantisi.

Ülkeye refah bağlamında ve makro çerçevede bakıldığında, sevinilecek ve coşkuyla alkışlanacak bir yatırım ve istihdam hamlesi. Ama ne yazık ki bu paket ülke genelini kapsamıyor. Ve bu paket makroekonomik planlamaya da dayanmıyor. Güvenlik hedefli bir paket bu, hedefinde vatandaşı yatırımla devlete bağlamak var. Paketin bize göre asıl yanlışı da bu anlayıştan kaynaklanıyor.

Güneydoğu'da yaşadığımız sorun ekonomik değildir, bir yanıyla ulusal bir yanıyla da uluslararası bir etnik ve siyasal kalkışma sorunudur. Kökü ta Osmanlı'ya, ta Bedirhanlara, ta Şeyh Ubeydullahlara dayanan ve kah Ruslar, kah Fransızlar, kah Amerikalılar, kah Almanlar tarafından beslenen bir sorundur. PKK kalkışmasını tarihi köklerinden ve uluslararası bağlantılarından kopararak ne anlamak ne de açıklamak mümkündür. Son dönemde İsrail'in güvenliği sorunu da bu ayrılıkçı sorunun ana dinamikleri haline gelmiştir.

PKK kalkışmasını ekonomik yetersizlikle açıklamak, sadece kalkışmanın hedefi açısından değil aynı zamanda Cumhuriyetin yatırım politikaları ve bölgeye yaptığı yatırımlar açısından da yanlıştır ve Cumhuriyete haksızlıktır. Cumhuriyet kurulduğu günden beri Doğu ve Güneydoğu bölgelerine daima aldığından fazlasını vermiştir. Halen de vermeye devam etmektedir. Bu konudaki rakamlar devletin elindedir, devlet işin gerçeğini herkesten iyi bilmek durumundadır.

Ayrıca bu konuda yapılmış ciddi akademik araştırmalar vardır ve bir hayli yayın yapılmıştır. Ben bunlardan sadece üçünü yazacağım. Bu kitaplardan birisi Doç. Dr. Metin Kopar'ın 'Cumhuriyet Halk Partisi Döneminde Doğu Anadolu'ya Yapılan Kamu Harcamaları ve Yatırımları(1927-1950)' diğeri ise Dr. Sait Aşgın'ın 'Cumhuriyet Döneminde Doğu Anadolu'ya Yapılan Kamu Harcamaları(1946-1960)' adlı çalışmalarıdır. Üçüncü kitapsa Prof. Dr. Servet Mutlu'nun 'Doğu Sorununun Kökenleri (Ekonomik Açıdan).' Her üç kitap, bizdeki bazı yarı aydınlarla kasıtlı Türk karşıtlarının ve şuurlu PKK destekçilerinin, ayrılıkçı Kürtçülerin 'Doğu'nun ihmal edildiği' yalanını rakamlarla çürütmektedir.

'Doğu Sorunu' iki asırlık bir sorundur ve aslında Kürt sorunu değil Türk sorunudur. Batının Türkü önce Avrupa'dan sonra da Küçük Asya'dan atma ve Osmanlı topraklarını paylaşma sorunudur. Günümüzde ise Türkü Osmanlıdan bize miras kalan Küçük Asya'nın merkezinde hapsetme ve İsrail'in güvenliği için şart olan 'Büyük Kürdistan'ı kurma sorunudur. Bunu anlamadan ve buna göre askeri, sosyal, kültürel ve ekonomik tedbirleri bir milli şuur ve dış politika bütünü içinde planlamadan bu sorunu çözmemiz/çözebilmemiz mümkün değildir.