Sürekli horladığımız, şiddet gösterdiğimiz, var edilişine saygı duymadığımız hayvanların insan sağlığına ve insanlığa hizmetleri yazmakla, anlatmakla bitmez.

Buna karşın ısrarla onlara kötü davranıyoruz.

Hadi insanlar olarak birbirinizle geçinemiyorsunuz.

Birbirinizi sevmiyorsunuz. Müşterek menfaatleriniz çakışıyor olabilir.

Kıskanabilirsiniz nefret edebilirsiniz. Kavga edebilirsiniz. Hatta savaşabilirsiniz.

İnsanlık için her şey mubah.

Ama ya ağzı, dili olmayan bu gariban hayvanlardan ne istersiniz.

Anlamak mümkün değil.

Onları sevmeyebilirsiniz. Ancak haklarına ve var olma sebeplerine saygı duymak zorundasınız.

Evinde, bahçesinde ya da iş yerinde hayatında onlara yer veren insanları niye anlamak istemez, ya da niye onlardan örnek almak istemezsiniz.

Bir hayvanla hayatı paylaşmanın keyfine keşke varabilmiş olsaydınız.

Bu kedi köpek olmak zorunda değil.

Kuş besleyebilirsiniz ya da bir akvaryum edinebilirsiniz.

Bir hayvana bakıyor olabilmek onun sorumluluğunu alabilmek karşılıklı duygusal bir bağ kurabilmek insanı yeniler ve motive eder. Güven verir. Sakinleştirir.

Hatta huzur verirler. Karşılıksız ve katıksız sever hayvanlar.

Hiç bir menfaat beklentileri yoktur.

Ne kadar çok insan tanırsam, o kadar çok hayvan sever oldum.

Hayvan besleyen insanlar daha duygusal daha anlayışlı ve pozitif oluyorlar.

Özellikle çocukların bir hayvanla hayatı paylaşmaları yönünde düşünüyor pedagoglar.

Böyle çocuklar genellikle daha mutlu, paylaşımcı ve sorumluluk sahibi oluyorlar.

Zaman içinde hayvan da evin bireyi oluyor.

Kaldı ki bugün Türkiye de bile bazı hastanelerde hastalara hayvanla terapi yapılıyor.

Psikolojik olarak insanlar huzur duyuyorlar. Tedaviye olumlu cevaplar alınıyor.

Tanrı'nın insanoğluna emaneti olan hayvanlar insanlığa hizmet yolunda hala gerektiği değeri ve önemi kazanamadılar ne yazık ki…

SOKAĞINIZIN KÖŞESİNDE BİR KEDİNİN AÇ YATMASI VİCDANINIZI

ACITMIYOR MU?

SOKAK HAYVANLARI İÇİN KAPINIZIN ÖNÜNE BİR KAP SU BİR KAP YEMEK KOYUN LÜTFEN