Gün geçmiyor yeni bir vahşet olayı ile karşılaşıyoruz.

Memleketin her bir yerinden şiddet ve nefret fışkırıyor.

Kasten otomobille ezilerek öldürülen köpekten tutun. İşkence edilen eşekten, gözü oyulan kediye kadar bir vahşet sarmalı içinde debeleniyoruz.

Beynimin sınırlarını zorluyorum bu vahşeti anlayabilmek için.

Şu hayvanların insandan çektiği acı bitmeyecek. Tüm bu olaylar toplumda infial uyandırırken,

faillerin tümü, idari para cezası ile serbest kalarak yeni işkence yöntemlerine hazırlanıyor.

Ne acıdır ki bu kanlı para devlet kasasına kazanç olarak giriyor. Düşünmekten dahi hicap ettiğim olayları maalesef yazmak zorunda kalıyorum.

Basın ve sosyal medya, aralıksız olarak olayları duyurmasına karşın önlem yok.

5199 sayılı kanuna hala bir düstur çekemediler.

Bu ne vurdumduymazlık ne aymazlıktır. Hayvanları kasten ve bilerek öldürmek sadece bir özür bir kabahat.

Yüzlerce yazıldı, çizildi bilimselliği anlatıldı. Hayvan öldürmekle insan öldürmek arasında sadece ince bir çizgi vardır. Hepsi bu...

Bütün zoofiller ve pedofiller, potansiyel suç makinesidir.

Bu iğrenç eylemleri önce hayvan ve çocukta uygulayanlar daha sonra insana saldırırlar.

Ben hepsinin de psikiyatrik hasta olduğuna inanmıyorum. Çoğu da özenti, görme ve denek olarak yapıyorlar.

Şahsın biri bir kitap yazıyor hatta karalama yapıyor. Hayvana nasıl tecavüz edileceğini detayları ile anlatıyor iğrenç kalemi ile.

Basımevi de basıp dağıtıyor." Duyduk duymadık demeyen kalmasın " diye adeta…

Böylece zoofiliyi anlatıp neredeyse meşrulaştırma ve özendirme yoluna gidiliyor.

Yazana da basana da yazıklar olsun. Hiç mi yüzünüz kızarmadı.

Hiç mi içiniz acımadı ? Hiç mi utanmadınız ?

Bu ve benzeri olaylar toplumu yaralıyor ve dejenere ediyor.

Toplumu çürütüp kokutuyor. Bunları yazan ve basanlar için kurumların derhal harekete geçmesi gerekir. Acilen cezalandırılması gerekiyor.

Bugün bir hayvana tecavüz edeni anlatmak, özendirmek yarın küçücük çocuklara tecavüz ettirme gerçeğidir.

Zaten ülkemizde sayısız pedofil, zoofil ve ensest ve sapık varken...

Bu zulüm ve sapkınlığa dur diyemezsek bu çığlıklara kulaklarımızı tıkarsak kokuşmuş bir toplum olarak yaşamaya devam etmek zorunda kalacağız.

Mevcut ve güdük yasamıza göre sahipli hayvanlar sadece mal olarak değerlendirilmekte.

Öldürülmeleri halinde sadece mala zarar vermekten işlem görmekteler.

Sahipsizler ise zaten mal bile değil. SAHİPSİZ VE GARİBANLAR...

Toplumu suçtan arındırmak istiyorsak önce hayvanlara yönelik şiddet ve istismarı acilen durdurmalıyız.

Hayvanın hakkı yok ise ; insanın hiç hakkı yok demektir.

Oysa insan onuru ile hayvan onuru eşittir. Sadece statüleri farklıdır.

Şiddetin kol gezdiği ülkede merhamet, dostluk , vicdani duyguların tümü köreldi.

İnsanı , insan yapan güzel duygu ve erdemlerin kaybolduğu, köreldiği bu toplumda

Şiddetin ilk ve en büyük hedefi ne yazık ki hayvanlar olmaktadır.

Daha sonra asıl hedef elbette insan olacaktır.

Bu sebeple hayvanları korumak ve savunmak insanı ve insanlığımızı korumaktır aslında.

Bu anlamda hayvanlara karşı işlenen tüm suçların TCK kapsamına girmesi gerekiyor.

Bu dünya hepimizin ortak alanı bu çürümüşlük ve acımasızlık devam ettiği sürece sadece hayvanların değil insanlığında sonu olacaktır.

Vicdan sahibi olan herkesi düşünmeye ve icraata davet ediyorum.

ADALET HAYVANLAR İÇİN DE ELZEMDİR