Yeni Türkiye sabahından Günaydın, gönül aydın diyerek başlamayı çok isterdim yazıma.
Gerçekten yeni bir Türkiye yaşıyoruz hepimiz. Eskiden çok keyifli başlardım güne. Günlerim neşe ve heyecanla geçer hatta günün yetmediği zamana yeni saatler eklerdim. Yorulmaz, bıkmaz koşardım her şey için. Şimdilerde meyus ve miskin başlıyorum yeni güne. İnsana kendini en iyi hissettiren duygu güvendir. Geceleri kilit üzerine kilit takıyorum kapıma. Bahçemden içeri usulca giren Suriyeli dilenci kadın, beni adeta tehdit etti iki gün önce. Köpeklerimi dahi korkutmayı başarmıştı siyah kirli yüzü ile. Ben polis çağırana kadar yok oldu gitti. Kendi hırsızımız, arsızımız ile başa çıkamaz iken şimdi yenileri türedi. İnsan kendi gölgesinden korkar mı? Ben korkuyorum.
Ülkemizde binlerce insan işsizliğin pençesinde kıvranırken, bu fakir milletin sırtına bir de yabancılar bindi. Kapkaççılardan, tartaklanmaktan, trafik magandalarından, vahşetten, dehşetten kısaca insanlardan korkuyorum.
Tek huzur bulduğum yer evimdi. Bugün böyle ise yarına Allah hiç kerim olmayacaktır bundan böyle.
Yazmayı çok eski yıllardan beri severdim. Ne zaman yazımı bitirip son noktayı koysam arkama yaslanır bir türkü tuttururdum. Şimdilerde ise hiç son noktayı koymadan yazmak, yazmak istiyorum.
Ancak demokratik hakların elinden alınmışsa, düşünce ve yazma özgürlüğün yoksa elindeki kalem bir pranga, kağıdın kelepçe gibi böğrüne batıyorsa yazamıyorsun işte.
İnsanın ana vatanı çocukluğudur denir. Bazen o sorumsuz ve sorunsuz gülen günlere dönmeyi düşlüyorum. Ancak her şey için vakit çok geç artık. Çocukken odamın kapısına Girilmez diye bir kağıt asmayı severdim. Çünkü odam benim cennetim ve özelimdi.
Şimdilerde ise aziz vatanın her yerine her yerden girdiler. Ne odamız ne özelimiz hiçbir şeyimiz kalmadı. Bazen bir şizofren gibi vahim düşüncelere kapılıyorum. Anlayacağınız ruh sağlığımızın bile içine girip ettiler. Tüm kapılar kırıldı ve girildi.
Oysa eski sonbaharlarda ben şiirler yazmayı severdim. Yollarda yürürken kuru sonbahar yaprakları ayaklarımın altında ezilirken düşler sokağında gibi hayal kurardım.
Eylül ve kasım sevdiğim aylardır. Eylül yine çıkageldi apansız. Güneşin rengi kırıldı.
Kuşlar ve cırcır böceklerinin sesi kesildi. Ne deli rüzgarlar ne de savrulan yapraklar hepsi terk-i diyar eylemiş ne yapsın benim deli gönlüm.
Koydum elimi şakağıma, daldım derin düşüncelere.
Gittim. Ömer Hayyam a akıl danıştım. Dedi ki ; var git şöyle yaz.
GÖNLÜM, ARANIP DÜNLERİ,FERYAT ETME
KAM ALMAK İÇİN YARINLAR İCAT ETME
DÜNLER DÜŞ OLUP GİTTİ, YARINLAR HAYAL
CAHİLCE ŞU GERÇEK GÜNÜ BERBAT ETME.
Hepimizin yeni günler ve yeni yarınlar icat etmesi dileği ile...

SONBAHAR GECELERİNİN SOKAK KÖŞELERİNDE BİR KEDİNİN YA DA BİR KÖPEĞİN AÇ YATMASI SİZİ RAHATSIZ ETMİYOR MU ? SOKAK HAYVANLARI İÇİN KAPINIZIN ÖNÜNE BİR KAP MAMA ,BİR KAP SU KOYUNUZ LÜTFEN.
İSTEYEREK,SEVEREK ALDIĞINIZ HAYVANLARI SIKILDIM DİYEREK SOKAKLARA TERK ETMEYİNİZ.