Ne haberlere, nede Covid-19 Mutasyon virüsünün evimizin kapısında sabırla beklediğine inanmıyoruz. Maalesef hiçbirisine inanmıyoruz ki çarşıda, pazarda, marketlerde, işyerlerinde bu kadar çok tehlikeye rağmen çok rahat davranıyor ve geziyoruz. Bu durumun mantıklı ya da bilimsel bir açıklaması yok. Eleştirdiğimiz kalabalık görüntüsünün bir parçası olup, balık ve manav tezgahlarının daimi müşterisi ya da seyircisi olmaya devam ediyoruz. Bulaş riski kalkmış gibi sırt sırta, omuz omuza toplumsal alanları işgal ediyoruz.

 Doğrusu Rize, Giresun, Ordu ve Samsun gibi şehirlerde hep birlikte Covid-19 belasına meydan okuyoruz. Ortaya koyduğumuz görüntü maalesef bu kadar açık ve net. Bu cesaretimizin kaynağı nedir, bunu anlayabilmiş değiliz. Kamu otoriteleri adeta yalvarırcasına mutasyon tehlikesine dikkat çekerek, kalabalıktan uzak durmamızı ve kurallara uymamızı istiyorlar. Onlar bunu istiyor da biz ne yapıyoruz? Çok basit, hep birlikte sağır numarası yapıyoruz. Tam bir yıldır başımıza bela olan bu salgın hastalık virüsü iç huzurumuzu da kaçırdı, ruh sağlığımızı etkiledi. Kimi yakınını, kimi komşusunu kaybediyor hangi hastalık tanısı ile vefat ettiğini öğrendiğimizde bile Covid-19'u hala sıradan bir hastalıkmış gibi görüp hareket edenlerden oluyoruz. Sadece kendi ülkemizde değil, diğer ülkelerde Korona belasına karşı dikkat çeken tedbirler alıp uyarılarda bulunuyorlar. O uyarılara dikkat etmemek cesaret değil, akıl tutulmasıdır. Göz göre göre Covid-19'a meydan okurcasına topluluk halinde kalabalık oluşturmak akıl tutulmasının en canlı bir örneğidir. Korona virüs salgını kolay kolay bizi terk edecekmiş gibi görünmüyor. Ama buna rağmen Samsun'da hala Covid-19 virüsüne meydan okuyan, bir çok insan var. Bu nasıl bir duyarsızlık ve sağırlıktır ki, Samsun'un en merkezi yerleri insan kaynıyor. İnsanın adeta kaynadığı o yerlerde o kadar çok rahat hareket ediliyor ki, bunu anlamak mümkün değil. Saathane meydanı, Mecidiye çarşısı, Subaşı gibi yerlerdeki insan hareketliliği bir türlü azalmıyor. Covid-19 mutasyonunda ön sıralara yükselmeye başlayan şehirlerin arasında olmak Samsun'a hiç yakışmıyor. Elbette bu tehlikeli tırmanış sadece Samsun'da yaşanmıyor. Zannedilmesin ki, Samsun bulaş açısından çok tehlikeli bir ilimizde, başka bir ilimiz çok daha güvenli. Görünen köy kılavuz istemiyor Covid-19'u kapıdan kovuyoruz, dalgınlığımızı kollayıp pencereden evimize girmeye devam ediyor. Samsun'da Covid_19'a meydan okuyanlar durdurulamadığı sürece mutasyonun yayılımını Samsun'da duraklatmak imkansız. Hiç kimse ne kendi sağlığını, nede başkalarının sağlığını tehlikeye atmamalıdır. Buna dikkat etmeyen vebal altındadır. Kendi sağlıkları ile birlikte başkalarının da sağlığını tehlikeye atan olmamak için her koşulda herkesin maske mesafe ve temizlik kuralına tam uyması kaçınılmaz ön şarttır. Samsun'da tavan yaptığı açıklanan virüs salgını herkese şu soruyu sordurmalıdır. Biz nerede hata yapıyoruz? Eğer bu sorunun cevabını adam gibi veremiyorsak ve gereken adımları atamıyorsak vay halimize. Virüs şaka değil. Virüs sadece hasta etmiyor, aynı zamanda öldürüyor da. Mukadderat diyerek, bildiğimizi okumaya devam edemeyiz. Ama maalesef Samsun'da Covid-19'a meydan okuyanlar var.

 Bu dönemde haber kanallarında Karadeniz bölgesindeki bazı şehirlerle birlikte Samsun adının Covit -19 salgın hastalığı ile anılması içimizi karartıyor, canımızı sıkıyor. Eğer gerçekten bu salgının canımızı daha fazla yakmamasını istiyorsak hep birlikte tüm uyarılara ve getirilen kısıtlamalara uymak mecburiyetimiz var. Sıkıldık diyerek Covid-19'a meydan okuyamayız. Hayattan kopmak, sevdiklerimizi üzmek, hayallerimizi yarım bırakmak istemiyorsak kendi çılgınlıklarımızın değil, bilimin ve yetkililerin sesine ve uyarılarına kesinlikle kulak vermek zorundayız. Tekrarı canımızı sıksa da açık ve net bir şekilde ifade ediyorum. Bu işin hiç şakası yok.