Türkiye'nin en kuzey ucu Sinop'tan hepinize 'Merhaba' diyerek söze başlamak istiyorum.

Gazetemiz HABER'in yeni Genel Yayın Yönetmeni olan akrabamız, büyüğümüz ve ağabeyimiz sevgili Osman Kara'nın açtığı telefonla hem şaşırdım hem de sevindim. Telefonda aynen şöyle diyordu;'Hikmet, Sinop'tan senden her hafta bir yazı bekliyorum…' Çok sevdiğim ve saygı duyduğum Osman Ağabeyim'in bu sözü benim için bir görev(emri)idi. Kendisini her Perşembe günü akşamı Samsun Haberaks Televizyonu'nda hazırladığı açıkoturum programında ailece ve gururla zaten izliyorduk. Şimdi; Haber Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni olmasından da büyük bir sevinç ve gurur duyduk. Kendisine ve tüm ekip arkadaşlarına Sinop'tan, Sinop'lular adına selam, sevgi ve başarı dileklerimizi saygıyla ileterek konuya girmek istiyorum.

NEDEN BÖYLEYİZ ?

Toplum olarak birçok konuda yeterli kültüre sahip olmadığımıza ve çevremizde yaşanan olumsuz tutum ve davranışlara karşı duyarsız kaldığımıza inanıyorum.

Güncel yaşantımızda bunun sosyal, kültürel ve ekonomik yönden çeşitli olumsuz örneklerini görüyoruz ve yaşıyoruz. Bana göre bunların en başında eğitim, çevre bilinci, karşılıklı sevgi-saygı gibi konular ön planda geliyor.

Bir Atasözümüz 'Ağaç yaş iken eğilir' der. İnsan da küçük yaşlardan itibaren önce ailede, daha sonra kreşten başlayarak okul yıllarında ve hayatın çeşitli kademelerinde aldığı eğitim-öğretimle yetişir, gelişir ve bilinçlenir. Bunun sonuçlarını da hergün çevremizde yaşadığımız olumlu ve olumsuz örneklerden görüyoruz. İstisna olarak yaşadığımız olumlu örnekler karşısında duygulanıp sevinirken, genellikle yaşadığımız olumsuz örnekler karşısında da üzülüyoruz ve bunları yapanların insan olduklarına inanamıyoruz.

Karadeniz'in Antalya'sı olarak bilinen Sinop'un geleceği turizm, eğitim ve kültüre bağlı. Turizm yönünden deniz – güneş – kumdan başka doğal güzellikleri ve tarihi dokusuyla da Sinop bütün potansiyellere sahip bir kent. Her geçen gün artan öğrenci sayısıyla da Sinop Üniversitesi adeta bacasız bir fabrika Sinop için. Bunun yanı sıra Sinop halkının sosyal ve kültürel yönden gelişmiş olmasının da Sinop turizminde ayrı bir yeri var.

Sinop'un normalde 50 bin olan nüfusu yazın 250 – 300 binlere çıktığında bütün dengeler bozuluyor. Dışarıdan tatil için gelenlerin içerisinde duyarlı insanlar olduğu gibi maalesef duyarsız insanlara da rastlamak mümkün oluyor. Deniz kenarında pikniğini yapıp denize girenlerden çöplerini orada bırakıp gidenler mi dersiniz… Çocuğunun altını değiştirip bezini kuma gömenler mi dersiniz… Yedikleri çekirdeğin kabuklarını, içtikleri meşrubat- bira- sigara kutularını çevrede çöp kutuları olmasına rağmen yola veya denize atanlar mı dersiniz… Piknik yerlerindeki masaları, tuvaletlerin kapı ve lavabolarını kıranlar mı dersiniz… Arabaları zevk için çizenler mi dersiniz…

Ben bunları yapanların insan olduğuna inanamıyorum. Orman içerisinde yaşayan vahşi hayvanlar bile pisliklerini gizlerken, acaba biz neden böyleyiz diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Bir televizyon programında izledim; adam eğittiği köpeklerine otur diyor oturuyor, yat diyor yatıyor, utan diyor iki ön ayağının arasına yüzünü gizleyerek utanıyor. Bunu izledikten sonra ben insanlıktan utandım. Çünkü; çevremizde utanma ve arlanma duygularını yitirmiş, öylesine yüzsüz-arsız, yalancı ve dolandırıcı insanlar var ki, onlara ne demeli bilemiyorum. Siz ne dersiniz?..

Sinop'tan şimdilik bu kadar… Kalın sağlıcakla…