Ortalama bir insan gününün 2,5 saatten fazlasını sosyal medya hesaplarında uğraşarak geçiriyor. Bununla birlikte sosyal medyada yatıyoruz, sosyal medyayla kalkıyoruz. En güzel havuz başından resimlerimizi, yeni aldığımız çantamızı, ayakkabımızı sosyal medyadan postluyoruz. Sanki hayatta hiç dert, tasa yokmuş gibi davranıyor, insanlara mükemmel bir profil çizmenin gayretine düşüyoruz.
Fakat biliyoruz ki hayat aslında sanıldığı kadar mükemmel değil. Filtreler ile kendimizi daha güzel göstermek, pürüzsüz bir cilde sahip olduğumuzu insanlara kanıtlamak istiyoruz. Önceden aslında böyle bir kültürümüz yoktu. Tabi ki her insan sahip olduklarıyla övünmek ister fakat böyle bir görgüsüzlük kültürü toplumumuzda hakim değildi.
Sosyal Medya Yanıltıyor Olabilir
Sosyal medyada gördüğümüz fotoğraflar bizleri yanıltıyor olabilir. Yine sosyal medyada paylaşılan içerikler de tartışmalı bir konudur. Bu anlamda herkes kendi aklını kullanıp kendi yolunu kendisi çizmelidir. Sosyal medyada" herkes ne güzel hayat yaşıyor, bir de bana bak!" demesi normaldir. Çünkü üreten bir toplum olmak yerine tüketen bir toplum olduk. Tüketme sürelerimiz çok kısaldı, ihityaçlarımız olmasa bile alışveriş yapmak zorunda hissediyoruz kendimizi. Tüm bunları yaparken çevremizdeki insanları göz ardı ediyor, ihtiyaç sahiplerine yardım eli uzatmıyoruz.
Sosyal Meydanın Artıları
Tabi ki sosyal medyayı bu kadar kötü göstermek de doğru değil. Burada insanlar sosyalleşebiliyor, yeni arkadaşlıklar veya dostluklar kurabiliyorlar. Hatta sosyal medyada tanışıp bunu evliliğe kadar götürebilen birçok çiftin bile olduğunu biliyoruz.
