Biz Kerkük türkülerini öğrenmeden Kerkük Türklerini öğrenmiş, Kerkük türkülerini sevmeden Kerkük Türklerini sevmiştik, bilmeden, görmeden, tanımadan sevmiştik hem de. Türktüler ya, türkü söyler türkü çığırır, 'Türk'ü çağırırlardı ya yetmişti bize.

Seksen öncesiydi; Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk'ü çıktığı Irak gezisinde 'Ma-ha-pe' ve 'Başbuğ Türkeş' sloganlarıyla karşılamışlardı da Fahri Korutürk bozulur, Saddam köpürürken biz nasıl da sevinmiş, nasıl da coşmuştuk.

1970 yazında Samsun Fuarı'nın giriş kapısı önüne yağlı boyayla ve nasıl da bir özenle kocaman yazmıştım 'Kerkük Türktür Türk kalacaktır' diye. Bir iki gün sonra birisi kargacık burgacık bir yazıyla 'Niye sadece Kerkük de Erbil, Musul, Süleymaniye değil' diye soruyordu. Meçhul sorgucunun kimliğini yıllar sonra kendi ağzından öğrenebilecektim. CHP'den bir dönem milletvekilliği yapacak olan Samsunlu gazeteci İrfan Yankutan'mış. İrfan ağabeyin lise öğrenciliği yıllarında sıkı bir Atsız'cı olduğunu da yine kendisinden ve çok sonraları öğrenecektim.

Kerkük'ü, Musul'u, Erbil'i, Süleymaniye'yi biliyorduk ama Telefar adı bizlerin gündemine büyük acılarla ve bir daha çıkmamak üzere 2000'li yılların başında ABD'nin kanlı İkinci Irak savaşı sırasında geldi. Kanla, zulümle, acı ve ölümle. Ve de Kerkük'le, Tuzhurmatı ile. Günlerce ABD'liler bombaladı Türk/Türkmen yurdunu ve günlerce Barzani'nin Peşmergeleri yağmaladı kentleri ve kesti doğradı, katletti öz kardeşlerimizi. Şimdilerde de Işid canileri öldürüyor. Gazetelerin pek azında bir iki satırlık bir haber 'Telefar'da 200 Türkmen katledildi' diye.

200 Türk bu, 200 insan. Dünyadan vazgeçtim, Türkiye'nin bu sessizliğine ne demeli? Ve hele de sana? Dün Kerkük Türküne beraber ağladığımız, beraber 'Kerkük Türktür Türk kalacaktır' diye dünyaya meydan okuduğumuz yol arkadaşım, can arkadaşım senin bu sessizliğine ne demeli? Ben susarsam, sen susarsan, o susarsa kim duyurur onların acısını bu ülke insanına, büyük Türklük alemine ve dünyaya? Söyler misin kim duyurur?

Türk olmak mı suçları? Öldürenler, onları Türk oldukları için öldürüyor, dünya Türk oldukları için susuyor ama bize ne oluyor? Acıları yarıştırmak aklımdan geçmez, doğru da değil, ne insanlığa sığar ne de Müslümana yakışır, ama bir Filistinli öldüğünde ortalığı ayağa kaldıran sen sevgili kardeşim sen niye susarsın? Dilini mi yuttun yoksa vicdanın mı buz tuttu? Filistinli ne kadar Müslümansa Telefarlı da o kadar Müslüman ve Filistinli ne kadar kardeşse Telefarlı da o kadar kardeş. Üstelik de aynı dili konuşan bir Türk. Yoksa tek suçu bu mu?

Işid'in kanlı bıçağından, kahpe kurşunlarından çok senin bu sessizliğindir beni kahreden can dostum, gönül dostum, yoldaşım, ülküdaşım. İsyan et, savaş aç demiyorum, sadece o vahşeti kınasan ve Türk olmaktan, 'Türk'ü sevip türkü çığırmaktan başka hiçbir günahı olmayan o insanlar için bir Fatiha okusan, olmaz mı?