İstanbul Belediyesi yine bir ilke imza atıyor. İstanbul; sokak köpeklerinin makus talihini geçmiş tarihinde de hep yinelemişti.
Yürürlükte olan hayvan yasası ve yönetmeliklere göre belediyeler hayvanların doğalarına uygun şekilde bakımevleri kurmak ve sahipsiz sokak hayvanlarını aşılayıp, kısırlaştırıp bulunduğu coğrafyaya geri bırakmakla yükümlüdür.
Karadeniz kıyısında dik bir yamaçta ve rüzgara açık korunaksız bir alanda inşa edilen Kısırkaya hayvan barınağı bir tecrit ve ölüm kampından öte gidemez.
İstanbul Belediyesi’nin Kısırkaya’da inşa ettiği barınak, beton kafesler ve fayans zeminlerden oluşmuş devasa alanlardır.
20.000 kapasiteli bir hayvan toplama merkezi, mekanik ölüm merkezidir .
Kısırkaya barınağı İstanbul un ve Sarıyer in utancıdır.
HAYTAP doğal olarak bu oluşuma karşıdır.
Oysa şehir merkezlerine yapılacak ve gönüllülerce ziyaret edilebilecek küçük bakım evleri tercihimizdir.
İl ve ilçelerde yapılacak orta ve küçük ölçekli hayvan barınakları gönüllülerin de kontrolünde olacaktır.
Kimsesiz ve mağdur hayvanlar, sadece köpek ve kediler değildir. Yük hayvanları başta olmak üzere sakat ve güçten düşmüş tüm hayvanları kapsar.
Ülkemizde hiçbir hayvana gereken değer verilmemektedir. Bütün bunların altında yatan ise eğitimsizlik cehalet ve merhametsizliktir.
Sokaklardaki hayvanlar ise daima bir işkence travması yaşamaktadır.
Sokak hayvanı sorunu yoktur. Sokak hayvanlarının sorunu olduğu gerçeği vardır.
Başıboş hayvan popülasyonunun kontrol altına alınması gerekir.
Türkiye’de her yıl yaklaşık on bin köpek, sahipleri tarafından sokağa atılmaktadır.
Sorun elbette hayvanlarda değil onları sokağa terk eden insanoğlundadır..
Bunun için sahipli hayvanların sahipleri tarafından sokağa atılmaları önlenmeli ve hayvanlar ciplenmelidir. Yurtdışı hayvan kaçakçılığı ve pet shop trafiği durdurulmalıdır.
İnternet üzerinde hayvan satışı ve yasal olmayan kontrolsüz üretim çiftlikleri durdurulmalıdır. En önemlisi de kısırlaştırmaya ağırlık vermektir.
Altı çift köpekten altı yıl sonra altmış bin köpek oluşması gibi bir bilimsel veri gözönüne alınırsa; kısırlaştırma işleminin ne kadar öneme haiz olduğu anlaşılır.
Diğer taraftan kısırlaştırılmış ve sosyalleşmiş, bizlerle beraber yaşayan kırmızı ışıkta duran, suyunu yemeğini bulmaya çalışan kimseye zarar vermeyen hayvanların sokaklarda yaşaması, en doğal haklarıdır.
Zaten Diyanet hayvanlar hakkında zaman zaman verdiği saçma açıklamalarla yeteri kadar ölümlere sebebiyet vermektedir.
Tüm hayvanların en az insanlar kadar yaşam hakkı vardır. İslam dini bunu daima vurgulamaktadır.
Bütün soruların cevapları bir köpeğin bakışlarında gizlidir. FRANZ KAFKA

LÜTFEN SOKAK HAYVANLARI İÇİN KAPINIZIN ÖNÜNE BİR KAP YEMEK KOYUNUZ.
İKLİM KIŞ… SOĞUK KAR FIRTINA. HİÇ Mİ İÇİNİZ ACIMAZ...