Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, geçtiğimiz Pazar günü sosyal medya hesabından istifaya benzer bir şekilde görevden affını istediğini duyurdu. Aynı benzer olay yaklaşık yedi ay önce İçişleri Bakanı Süleyman Soylu tarafından da yapılmıştı. Yeni modamız mesai saatleri dışında akşam geceye dönerken sosyal medya hesabından görevden af istemek oldu. Sadece anlamaya çalışıyorum, bir bakan istifa ediyor; sosyal medya hesabı kapanıyor, siber saldırı söylentileri ortada dolaşıyor, bakanlık yetkilileri yarım ağız istifayı doğrular niteliğinde konuşmalar yapıyor, televizyon kanalları ve yazılı medya hiç oralı değilmiş gibi bir tavır içerisinde? Sonuç istifanın, pardon görevden affının kabul edildiği 26 saat sonra Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından açıklanıyor. Yani anlamak mümkün değil, ya anlatmak? Takdir sizlerin.

***

10 Kasım? Cumhuriyetimizin banisi Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün aramızdan ayrılışının 82. yıl dönümünü hüzün içerisinde geçirdik. Hüznümüzün yanında sinirlerimiz de gerilmese iyiydi ama maalesef yine bir yerden bir şeyler oldu ortalık karıştı. 10 Kasım Salı günü saat 08:40'da Atatürk Onur Anıtındaydım. Devlet protokolü daha gelmemiş, hazırlıklar yapılıyor, vatandaşlarımız Atatürk'e saygı ve minnetlerini ifade etmek üzere toplanmaya başlıyor. Buraya kadar her şey güzel Samsun Valisi Sayın Zülkif Dağlı, 09:02 sularında anıtta ama hala Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı'ndan bir iz yok? Çelenk sunumuna başlanıyor, Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Mustafa Demir yeni gelmiş durumda. 09:05'de gemilerin ve araçların kornalarıyla sirenler çalmaya başlıyor. İşte tam da bu noktada 57 yılını milletine adayan bütün dünyanın saygıyla kabul ettiği Atatürk'ü bir dakika bile olsa anmak bir lütuf olmamalıdır. Saat 09:05'de sirenler çalarken saygı duruşunda bulunulması gerekirken Garnizon Komutanlığı çelenk sunumunu yapıyor o sırada? Sessizliğin hakim olması gereken bir durumda, sunucu tören programını arz etmeye devam ediyor. 09:07 ve 09:08 sıralarında devlet protokolü ayrı bir siren çalarak saygı duruşu ve İstiklal Marşımızla birlikte töreni tamamlıyor.

Sayın devlet erkanına naçizane tavsiyemdir; Mustafa Kemal'in kurduğu Türkiye Cumhuriyeti'ni devletini temsil ediyorsunuz. Beş dakika daha erken gelip, hiç olmazsa bugün vefat ettiği gün ve saatte emanetlerine hürmeten ve O'na saygı içerisinde zamanında anma töreni yapılmasını sağlarsanız bizleri de memnun ve bahtiyar etmiş olursunuz?

***

Mustafa Kemal'e hürmeten yakın çevresinin tarihe not düştükleri son 100 günündeki hatıralarının bir bölümünden kesit olan son dakikalarını aktarmak istiyorum.

"Prof. Dr. Akil Muhtar Özden kendinden geçmiş, odanın içinde telaşlı adımlarla durmadan dolaşıyor; hem ağlıyor, hem de mütemadiyen: "Aman yarabbi" diye mırıldanıyordu. Muhafız Komutanı İsmail Hakkı Tekçe ve Genel Sekreteri Hasan Rıza Soyak da yatağın sol tarafında ayakta bekleşiyorlardı Uyuşmuş, donmuş gibiydiler. Hizmetlilerden Mehmet Mete, Rıdvan Gurari ve Rıza Tığlı ile Binbir Hanım bir kenara büzüşmüşlerdi. Kılıç Ali ellerini kavuşturmuş, son saygı duruşundaydı: "Hayatına kastedilmemesi için icabında canımızı fedaya azmetmiş olduğumuz büyük Atatürk gözümüzün önünde güpegündüz fani hayata veda edip gidiyor, herkes ellerini kavuşturmuş, büyük bir acz içinde tazimkârane bir vaziyet almış duruyor ve kimsenin elinden bir şey yapmak gelmiyordu. Aman yarabbi... Adeta dehşet içindeydik.

Bir ara Hasan Rıza dayanamadı, büyük bir teessür içinde bana: 'Kılıç bak, koca bir tarih göçüyor' dedi. Saat tam 9'u 5 geçiyordu."

Hasan Rıza Soyak (genel sekreteri) :"Birdenbire gök mavisi gözleri açıldı ve sert bir hareketle başını sağa çevirdi. Ben de artık hıçkırıklarımı zapt edemedim. Diz çöktüm. Sağ elini ellerimin içine aldım. Öptüm ve yüzüme sürdüm."

Soyak'ın ardından Muhafız Komutanı İsmail Hakkı Tekçe de aynı eli öptü ve yorganın altına koydu. Bu arada Prof. Dr. Mim Kemal Öke Atatürk'ün açık gözlerini kapattı. Dr. Kâmil Berk de "G.M.K." (Gazi Mustafa Kemal) markalı beyaz bir mendille çenesini bağladı."