Geçtiğimiz haftasonu kendi sahasında İstanbulspor'a 3-0 gibi beklenmedik bir skorla kaybeden Samsunsporumuz için haftaiçi oynanan Eskişehirspor deplasmanından alınacak üç puan büyük önem arz ediyordu.

Spor kamuoyunca zayıf, tecrübesiz olarak değerlendirilen Eskişehir takımı geçen sezon aynı oyuncularla bu sahada pek çok takıma çelme takmıştı. Bizim de önceki yıllarda haftaiçi oynadığımız deplasman maçlarından puan kayıplarıyla döndüğümüzü ve küme düştüğümüz sezon yaşadığımız Gaziantep faciasını göz önünde bulundurunca, kağıt üstünde göründüğü gibi kolay bir karşılaşma olmayacağı belliydi.

Maçtan bahsetmeden önce, özellikle bu sezon için kadro derinliğinin ne denli önemli olduğundan söz etmek gerekir. İçinde bulunduğumuz pandemi sürecinde, Covid PCR testi pozitif çıkan oyuncular maç kadrosuna alınmayıp, iki hafta karantinaya alınıyor bildiğiniz gibi. Dolayısıyla testi pozitif çıkıp kadroya yazılamayan oyuncuların yerini doldurabilmek takımlara oldukça önemli bir avantaj sağlıyor.

Samsunspor'un sayısal anlamda kadro genişliğine sahip olduğunu söylemek mümkün ama bundan ne derece fayda görüyor, tartışılır.

Futbolda başarıyı getiren etmenlerden biri de hiç şüphesiz ki istikrar. Kırmızı beyazlı ekibimiz geride kalan karşılaşmalarda, iki hafta üst üste aynı 11 ile sahaya çıkamadı. Nitekim Ertuğrul Sağlam da Eskişehir maçından önce bu duruma veryansın edip, "Bırakın aynı 11 ile sahaya çıkmayı, antrenman bile yapamıyoruz." şeklinde bir açıklama yaptı.

Karşılaşmaya gelecek olursak, ilk yarıda topa hakim olmamıza rağmen tıpkı önceki haftalardaki gibi hücumda üretken olamadık. Rahman Buğra'nın çizgiye inip çıkardığı topa Kubilay'ın düzgün vuruşuyla skoru bulduk.  Eskişehirspor ligin zayıf halkası gibi görünse de, genç ve diri bir takım. Golü ilk yarıda bulamasak, rakibin direnci arttıkça stres yaşayabilirdik.

Bu maçta yine kanatları etkili kullanamadığımızı gördük. Burak Çalık yaşından dolayı sınırlı performans gösterse de tekniğiyle bir şeyler yapmaya çalıştı. Edwin Gyasi de tıpkı Plumain gibi bekleneni veremedi.  Hızlı, adam eksiltebilen, çizgiye inebilen kanat performansını bu iki siyahi oyuncumuzdan henüz görebilmiş değiliz.

Forvette görev alan Nadir Çiftçi, İstanbulspor karşısında oldukça etkisiz görünmüştü. Bu maç kendini göstermek için çok iyi bir fırsattı ama değerlendiremedi. Yakaladığı net pozisyonları gole çevirebilmiş olsaydı hem skor olarak rahatlardık, hem kendisinin özgüveni yerine gelirdi, hem de taraftar onu daha çabuk benimserdi.

İlyas Kubilay attığı gol dışında sahada yoktu desek abartmış olmayız. İstanbulspor maçında ve bu maçta atağa kalktığımız anlarda yaptığı basit top kayıpları, kafasının sahada olmadığı şüphesini doğuruyor. Alt ligde oynarken oyunu tek yönlü oynaması pek göze batmıyordu ama bu ligde başarılı olmak için çok daha fazlasını ortaya koymak zorunda.

Guido ve Ahmethan oyuna girdikten sonra hareketlilik getirdiler fakat girdikleri pozisyonları tamamlayamadılar ne yazık ki.

Oyunun kör dövüşüne döndüğü son 30 dakikalık periyotta girdiğimiz pozisyonları değerlendirebilseydik 3-4 farklı skorla kazanabilirdik. Skor ve oyun anlamında tatmin edici bir sonuç olmasa da Eskişehir'den üç puanla dönmek önemliydi.