Üniversite tercih dönemi kapıya dayanışken binlerce aday öğrenci hangi bölümü seçeceği konusunda büyük bir kararsızlık yaşıyor. Tercih sürecinin zorlukları, sadece hangi üniversitenin seçileceğiyle sınırlı kalmıyor. Tercih sıralamasının doğru yapılması durumu aday öğrencileri son derece zorluyor.
İstanbul Gelişim Üniversitesinden Psikolojik Danışman Yunus Emre Altınkaynak, bu süreçte yapılacak tercihin sadece puan ya da dış etkenlere göre değil, öğrencinin kendi ilgi alanları ve yaşam hedefleri doğrultusunda şekillenmesi gerektiğini vurguladı.
“Kendini Tanımadan Yapılan Tercihler Öğrenciyi Uzun Yıllar Rahatsız Edebilir”
Psikolojik Danışman Altınkaynak, tercih listesinin hazırlanmasında öğrencilerin öncelikle kendilerini tanıma sürecine önem vermesi gerektiğini belirtti:
“Puanın yettiği her bölümü seçmek, başarıyı garanti etmez. Öğrenciler önce kendi ilgi ve yeteneklerini derinlemesine analiz etmeli, hangi konulara karşı tutku duyduklarını fark etmeli. Çünkü doğru tercih, sadece dört yılın değil, tüm kariyerin ve hayatının yönünü belirler. Bu noktada öğrencilerin kendilerine yöneltecekleri temel soruların başında, “Gerçekten ne yapmak istiyorum?”, “Hangi alanda gelişmek beni mutlu eder?” geliyor.”
Psikolojik Danışman Altınkaynak, öğrencilerin bu sorulara dürüst yanıtlar vermesinin, yanlış tercih yapma riskini büyük ölçüde azalttığını söyledi.
Mezuniyet Sonrası Kariyer İmkânları da Tercih Listesinde Olmalı
Sadece ilgi alanları değil, tercih edilecek bölümün mezunlarına sunduğu kariyer fırsatlarının da değerlendirilmesi gerektiğini söyleyen Psikolojik Danışman Altınkaynak, sözlerine şöyle devam etti:
“Her bölüm farklı sektörlerde farklı olanaklar sunar. Bazı bölümler mezunlarına geniş iş alanları sağlar, bazıları ise daha spesifik alanlara yönlendirir. Burada önemli olan, mezun olduktan sonra nerede ve nasıl çalışmak istediğinizi önceden hayal edebilmek ve bu doğrultuda araştırma yapmaktır.”
Psikolojik Danışman Altınkaynak öğrencilerin bölüm mezunlarının iş bulma süreçlerine dair gerçekçi bilgiler edinmelerinin, tercih kararlarında önemli bir yer tuttuğunu da sözlerine ekledi.
“Kendini O Bölümde Hayal Edebiliyor musun?”
Psikolojik Danışman Altınkaynak, öğrencilerin tercih yaparken sadece sayısal verilerle değil, duygusal ve psikolojik perspektiften de yaklaşmalarını önererek bu yaklaşımın, öğrencilerin uzun vadede motivasyonlarını korumalarını sağlayarak başarılarını olumlu etkilediğine dikkat çekti:
“Tercih ettiğin bölümde dört yıl geçireceksin. Ders içeriklerini, stajları, uygulamalı eğitim fırsatlarını araştır. Kendini o alanın içinde aktif olarak çalışırken, öğrenci iken ve mezun olduktan sonra hayal et. Eğer seni heyecanlandırmıyorsa, mutlaka alternatifleri değerlendirmelisin.”
“Sadece Puan Odaklı Tercih Yapmak Mutluluğu Engelliyor!”
Tercih döneminde sıkça rastlanan bir hata da, “Puanım yeter, bu bölümü yazayım” mantığıyla karar verilmesi. Psikolojik Danışman Altınkaynak, bu bakış açısının öğrenciyi mutsuz edeceğini vurgulayarak öğrencilerin, tercih listesi hazırlarken puan sınırlarının yanı sıra kişisel hedeflerine ve yeteneklerine öncelik vermeleri gerektiğini ifade etti:
“Puan sadece bir araçtır. Önemli olan o puanla ne yapacağınızdır. Sadece yüksek puanlı bölümler değil, sizi gerçekten ilgilendiren, gelişiminize katkı sağlayacak bölümler seçilmelidir. Aksi halde, motivasyon düşüklüğü, akademik başarısızlık ve sonrasında mesleki tatminsizlik kaçınılmazdır.”
“Aile ve Çevre Görüşleri Değerli Ama Son Karar Sadece Öğrencinin Olmalı!”
Tercih aşamasında aile ve çevrenin görüşlerinin önemine vurgu yapan Altınkaynak, karar sürecinde son sözün mutlaka öğrenciye ait olması gerektiğinin altını çizerek bu tavrın, öğrencinin motivasyonunu ve özgüvenini artıracağına dikkat çekti:
“Aileler ve öğretmenler iyi niyetle önerilerde bulunabilir. Ancak unutulmamalıdır ki, tercih yapan kişi o bölüme gidip eğitim alacak, mezun olacak ve kariyer yoluna çıkacaktır. Bu yüzden gelen öneriler saygıyla karşılanmalı, ancak karar kesinlikle öğrencinin kendi iradesiyle verilmelidir.”
“Tercih, Sadece Bölüm Değil, Gelecek Hayatın İçin Büyük Bir Yatırım”
Psikolojik Danışman Altınkaynak, tercih döneminin yalnızca akademik bir seçim olmadığını, aynı zamanda hayat tarzı ve gelecek planları için önemli bir dönüm noktası olduğunu ifade ederek öğrencilerin tercih sürecini bir yarış olarak görmemeleri, bu dönemi kendilerini keşfetme ve yön bulma fırsatı olarak değerlendirmeleri gerektiğini vurguladı:
“Tercih listesi, öğrencinin kişiliğini, hayallerini ve kariyer hedeflerini yansıtmalıdır. Bu yüzden aceleye getirilmemeli, iyi araştırılarak, dikkatli düşünülerek hazırlanmalıdır. Doğru tercih, sadece üniversite hayatını değil, tüm yaşam kalitenizi etkiler.”




